
Pandemi günlerinin hayatımızı sıkı sıkıya rutine mecbur ettiği şu günlerde, kısacık da olsa, nefes alabilmek, kalabalığın içinde kaybolmamak daha önemli bir hal aldı. Bu dönemde sağlığın önemini iyiden iyiye anlamış olsak bile içimizdeki seyahat aşkının rahatlama ile aynı anlam taşıdığını hisseder olduk. Özellikle son dönemlerde hayata bakış açımız ve alışkanlıklarımız ister istemez değişikliğe uğradı. Her zaman gittiğimiz yerler, görüştüğümüz insanlardan pandemi nedeniyle uzakta kaldık. Tabi bunlar olurken sosyal medyada geçirdiğimiz süreler ve internet kullanımlarımız eskilere nazaran kat be kat arttı. Bu dönemde her şey gibi yerinde duran bizler de bunlardan etkilenmeye başladık. Bu noktada teknoloji detoksu söylemleri de kullandığımız platformlarda kendine sıkça yer bulmaya başladı.
Teknolojik yeniliklerin bizlere çok faydası olsa da, nefes almaya, eskileri hatırlamaya, tarih içerisinde dolaşmaya ve sessizliğin o hoş sesiyle kendimizi yenilemeye olan ihtiyacımızın her geçen gün arttığını hissediyoruz. Pandeminin ardından olası etkilerini azaltmak ve teknolojiden kısa bir ara olsa da uzaklaşmak için detoks yöntemleri imdadımıza yetişiyor. İşte bu noktada ulaşımı kolay, bozulmamış, teknolojiyle henüz iç içe geçmemiş ve pek çok insan tarafından bilinmeyen sessiz noktalara ihtiyacımız var. Bu noktalardan biri eskiden Domatia adıyla anılan Doğanbey köyü.
Doğanbey köyü, Aydın’ın Söke ilçesine bağlı. Büyük Menderes Deltası Milli Parkı sınırları içerisinde yer alıyor. Ayrıca milli park sınırları içerisinde bulunan tek yerleşim bölgesi olma özelliği de taşıyor. İzmir Adnan Menderes Havalimanı’ndan servislerle Söke’ye 2 saat gibi bir süreyle kolayca ulaşabiliyoruz. Toplu taşıma olanakları mevcut. Doğanbey köyüne servislerle ulaşabiliyoruz. Eski Doğanbey köyü biraz daha içerde yer alıyor. Bu noktada taksi seçenekleri kullanılabilir. Doğanbey ve Eski Doğanbey köyü olarak yerleşim ikiye ayrılmış konumda. Bizim rotamız Eski Doğanbey köyüne doğru. Köy, Kuşadası bölgesine ise çok daha yakın bir konumda yer alıyor. Kuşadası oteller bölgesine yaklaşık 45 dakikalık bir yolculukla köye ulaşabiliyoruz.
Köy Büyük Menderes Deltası’na hâkim bir noktada yer alıyor. Köyün girişinde mübadele döneminden kalan Rum yerleşkeleri ve Türk yerleşimlerinin bozulmadan restore edildiği harman bir yapı karşımıza çıkıyor. Arnavut kaldırımlarıyla süslü yollarına adım attığınızda geçmişe gidercesine tarihle iç içe bir hisse kapılıyorsunuz. Özellikle gün batımına doğru taş evlere gölge ile düşen güneş köyün yerlileri gibi sıcacık bir görüntü veriyor.
Doğanbey köyü çok bilinmeyen bir yer olsa da ziyaret eden gezginlerin en çok beğendiği köylerden biri olma özelliğini taşıyor. Eskiye saygı ve sadelik hiç bozulmadan korunmaya çalışılıyor bu köyde. Kalabalıklardan uzak sessizlik ve huzurla güzel fotoğraflar çekmenin dışında teknolojiye ihtiyacınız kalmıyor gibi neredeyse.
Arnavut kaldırımlı yollarından köyün diğer yakasına doğru ilerliyoruz. Yapıların korunmuş hali çok ilgimizi çekiyor. Yakından bakmak için dar yollardan köyün karşı yakasına geçiyoruz. Köyde butik ürünler sunan yiyecek ve içecek mekânları yer alıyor. Konaklama imkânları çok gelişmemiş olsa da özellikle Kuşadası’na olan yakınlığı sayesinde bu da sorun olmaktan çıkıyor. Sadece burada geçirdiğiniz zamanın keyfini çıkarıyorsunuz.
Doğanbey sadece bir köy anlamını taşımıyor burada. Endemik turların düzenlendiği Milli Park içerisinde bir durak noktası niteliğinde. Doğa yürüyüşü parkurları da köy içerisinden geçiyor. Kısacası hem doğayla hem de huzurla sizi buluşturan bir yer olma özelliği taşıyor. Ayrıca yine bu parkurlarda dağ bisikleti yolları da var. Bu parkurları köyden manzaraya bakarak görebiliyorsunuz. Doğaya çağrılıyormuşsunuz hissini hep yaşatıyor bu yer.
Köyde birçok milletten insana rastlamak mümkün. Köylüler sakinliğe, huzura, yerel ürünlere çok önem veriyor. Korumak, yaşatmak ve geleceğe bırakmak söylemlerini köyde sıkça duyuyoruz. Kendiyle baş başa kalmak isteyenlerin uğrak noktası fikri uyandırıyor bizde Eski Doğanbey.
Köyün diğer yakasının sonunda manzaralı bir noktada yer alan yerel bir işletmede lezzetli ve olmazsa olmaz dediğimiz Türk Kahvesi ile biraz soluklanıyoruz. Özellikle ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde etrafta çiçeklerin ve bitkilerin renk tonları muhteşem görüntüler size sunuyor.
Kahve içtiğimiz mekânda bulunan sandal bize denizi hatırlatıyor. Köy sakinleri köye neredeyse 15 dakikalık mesafede bulunan Karina’da balık tutuyor. Biz de köy gezintisinin sonlandırılması gereken yere gidiyoruz. Yani Karina’ya!
Köyün manzarası olan Karina, sakinliğin denizle buluştuğu nokta olarak göze çarpıyor. Eski dönemlerin ticaret limanı niteliğinde olan bu şirin liman şimdilerde balıkçıların durak noktası olmuş durumda. Rumların göçten önce yaşadığı bu bölgede, Karina isminin tüccarların kızlarından birinin adı olduğu hikâyesi hemen kulağımıza çalınıyor. Eskiden zeytinyağı, bal, tütün ve şaraplık üzüm gibi ürünlerin diğer adalara gönderildiği liman olarak biliniyor.
Gün batımı için durgun suları ile muhteşem manzaralara yelken açabiliyorsunuz burada. Butik balıkçı restoranları hemen deniz kenarına kurulu. Aksam için lezzetli bir yemek noktası burası. Manzara eşliğinde akşam yemeğimizi tamamlıyoruz. Akşama doğru günbatımını izledikten sonra güzel anılarla hatırlanmak üzere Karina ve Eski Doğanbey’den ayrılıyoruz.
Gitmişken Yap Dediklerimiz!
Bölgede çok yakında bulunan Priene – Milet – Didim antik kentlerini görmeyi,
Kuşadası’nda Gazi Beğendi Parkı’nda gün batımına eşlik etmeyi,
Deneyimlerini bizlere sosyal medya kanallarımızdan iletmeyi unutma!
İnstagram: Alpndmrr Linkedin: Alperen Demir
Twitter: Guidealper E posta: Alperenguide@gmail.com