Özellikle Avrupa’nın turistik açıdan ilgi görmesindeki en önemli detaylar arasında yer alan şatolar, masalsı görüntüleri dışında konumları ve geçmişleriyle de ziyaretçilerini cezbetmeyi başarıyorlar. İşte mutlaka görülmesi gereken şatolar…
Neuschwanstein Şatosu, Almanya
Disney’in Uyuyan Güzel filminde kullanılan şatoya da ilham kaynağı olan Neuschwanstein Şatosu için dünyanın en ünlü şatosu denebilir. Tamamı beyaz olan duvarları, oldukça yüksek yapısı ile ihtişamlı ve masalsı bir görüntü sergileyen şatonun geçmişi, görüntüsünün aksine birçok karanlık ayrıntı içeriyor. 19. yüzyılda şatoyu yaptıran II. Ludwig, “Deli Kral” olarak bilinmekle beraber tarih kayıtlarında iyi bir karakter olarak geçmiyor. Neoroman ve gotik mimarinin mükemmel bir karışımı olan Neuschwanstein Şatosu, özellikle tarihi yapılara meraklı olanların kesinlikle görmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Vampirlerin çıkış noktası olmakla kalmayıp; orta çağı günümüze taşıyan köyleriyle de dikkat çeken Romanya, aynı zamanda filmlere konu olan şato ve kaleleriyle de biliniyor. Kont Dracula’nın yaşadığı yer olan Transilvanya bölgesinde, orta çağdan kalma tarihi bir kale olan Bran Kalesi, çevresindeki ucsuz bucaksız orman ve kiremit çatılı tamamen taş yapısı nedeniyle oldukça ürpertici görünüyor.
Chenonceau Şatosu, Fransa
Loire Vadisi, kuşkusuz şato açısından dünyanın en zengin seçeneklerine ev sahipliği yapan yerlerin başında geliyor. Bölgedeki şatolar içinde en dikkat çekici olanlardan biri ise Chenonceau Şatosu. “Kadınlar Kalesi” adıyla da bilinen yapı, 16. yüzyıl Fransız mimarisinin tüm rafine özelliklerini nefes Ykesen detaylarında barındırıyor.
Rönesans döneminden beri özenle korunan Egeskov Şatosu’nun hem dışı hem içi ayrı ayrı hayranlık hissi uyandırıyor. Göl içine inşa edilebilmesi için yapımında 1000’in üzerinde çınar ağacı harcanan şato, bu özelliğinden dolayı Danca “1000 Çınar” ismiyle anılıyor.
Trakai Kalesi, Litvanya
Litvanya’nın simgeleri arasında bulunan Trakai Kalesi, göl içindeki özel konumu nedeniyle oldukça etkileyici görünüyor. Göl ve orman arasında sıkışmış gibi görünen bu kırmızı renkli kale, inşa tarihi olan 15. yüzyıldan itibaren uzun yıllar devam eden savaşların ve zor zamanların sonunda orijinal haline sadık kalınarak tekrar inşa ediliyor. Böylece Avrupa’nın en güzel kalelerinden biri yeniden doğmuş oluyor.
Kız Kalesi, Türkiye
Türkiye’deki nadir kalelerden biri olan Kız Kalesi, Mersin’in en bilinen simgesi olmakla beraber Akdeniz içindeki benzersiz konumu nedeniyle de dikkat çekiyor. 2000 yılı aşan köklü bir tarihe sahip olan Kız Kalesi, Yunanlardan Osmanlı’ya pek çok farklı iktidarın egemenlik mücadelesine sahne olmuş.
