
Avrupa’da yer alan Slovenya’nın başkenti Ljubljana, ülkenin tam ortasında yer alıyor. Doğal güzellikleri ile dikkat çeken Ljubljana – Slovenya tarihi ve kendisiyle aynı adı taşıyan nehri ile adından söz ettiriyor. Kolay ulaşımı, sıcakkanlı insanları ve güvenilirliği ile keyif veren Slovenya, özellikle şehrin sembolü olan Ljubljana Ejderhası ile ön plana çıkıyor. Gücü ve cesareti simgeleyen bu heykel, Ljubljana Kalesi’nde yer alıyor. Alp dağlarının eteklerinde kurulan şehir, doğayla uyum içinde inşa edilen binaları ile muhteşem bir görünüşe sahip. Yüksek yaşam kalitesi ve sunduğu imkanlar nedeniyle öğrenciler tarafından en çok tercih edilen şehirler arasında yer alıyor. Küçük ve şirin bir şehir olan Ljubljana, canlı ve enerjik yapısıyla Orta Avrupa şehirlerini andırıyor.
Ljubljana – Slovenya Gezilecek Yerler
Ljubljana Kalesi
375 metre yükseklikte yer alan Ljubljana Kalesi, şehrin doğu kısmında yer alıyor. Mimarisi ile oldukça dikkat çekici kale, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Yıl boyunca çeşitli organizasyonlara ev sahipliği yapan kale yeşil bir tepe üzerinden tüm kente hükmediyor. 11. Yüzyılda inşa edilen kaleye çıkmak için iki yol kullanılıyor, yürüyerek ve fünikelerle. Kale içinde yer alan Sloven Tarihi Müzesi, Kukla Tiyatrosu, Aziz George Şapeli ve Gözcü Kulesi turistlerin ilgi odağı oluyor. Kalenin açılır kapanır kapılarının 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğuna karşı korunma amacıyla yapıldığı söyleniyor.
Ljubljana Köprüleri
Ljubljana Nehri üzerinde birçok köprü yer alıyor. Köprüler arasında özellikle Ejderha Köprüsü ve Üçlü Köprü dikkat çekiyor. Üç köprü şeklinde tasarlanan üçlü köprü, şehrin merkezinde bulunan Preseren Meydanı’na açılıyor. Granitle kaplanan köprü şehrin tarihi ve doğasıyla sağladığı mükemmel uyumu ile göz dolduruyor. Bir diğer popüler köprü Ejderha Köprüsü ise iki yanında yer alan yeşil ejderhaları ile şehrin en gözde yerlerinden biri oluyor.
Tivoli Parkı
Ljubljana’nın en büyük parkı olan Tivoli, yeşilliği, sakinliği ve huzur veren yapısı ile doğa severlerin beğenisini kazanıyor. Parkın içinde yer alan gül bahçesi, Podturn ve Çekin malikâneleri farklı bir hava yaratırken elindeki balıktan su fışkırtan heykel ise parka şirin bir görünüm katıyor. 17. Yüzyıl Rönesans akımına uygun olarak tasarlanan Podturn Manor, 19. yüzyılda Avusturya İmparatorluğu’nun emri ile baştan sona neoklasik tarzda yenileniyor. Çağdaş Slovenya Tarihi Müzesi olarak fonksiyon gören Çekin Malikanesi ise 1720 yılında barok mimarisi kullanılarak tasarlanıyor. Ayrıca parkta 1880 yılında yapılan bir gölet de yer alıyor. Göletin içinde balıklar ve etrafında kuşlar, Tivoli Parkı’na bambaşka bir ambiyans katıyor.
Preseren Meydanı
Şehrin merkezinde yer alan Preseren Meydanı, en kalabalık turistik mekânların başında yer alıyor. Meydanın en gösterişli yapısı Fransizkan Kilisesi, Fransizkan tarikat geleneğine uygun olarak somon pembesi renginde yaptırılıyor. 1646 yılında inşa edilen kilise 1700’lerde ön cephesi barok şeklinde yeniden tasarlanıyor. Meydana ismini veren ünlü şair France Preseren’in bronz heykeli ise meydanda yerini alıyor. Heykelin hemen arkasında 19. yüzyılın başlarında yapılan Neo-Rönesans özelliklere sahip Ljubljana Merkez Eczanesi bulunuyor. Meydan ayrıca Ulusal Kütüphane’ye ve Zale Mezarlığı’na da ev sahipliği yapıyor. Sokak sanatçılarının müziklerini icra ettiği ve birçok organizasyonun gerçekleştiği meydan, mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında geliyor.
Slovenya Ulusal Müzesi
Tivoli Parkı’nın hemen yanında yerini alan Slovenya Ulusal Müzesi, Taş Devri’nden bu yana farklı dönemlerden kalma yaklaşık 400 binden fazla tarihi objeyi sergiliyor. Slovenya tarihini gözler önüne seren müze, özellikle sahip olduğu eski para koleksiyonu ile ilgi odağı oluyor. 1821 yılında kurulan müzede uygulamalı sanatlar, baskı ve çizimler, nümizmatik ve arkeoloji olmak üzere dört bölüme ayrılıyor. Ulusal müzede yer alan en ilginç eserler arasında ise kemikten yapılmış dünyanın ilk müzik aracı flüt yer alıyor. Ayrıca müzede Slovenya’nın sahip olduğu tek mumya ve tabut da bulunuyor.