
Louvre Müzesinde Mutlaka Görmeniz Gereken Eserler, yalnızca Paris’in değil dünyanın en büyük ve en çok ziyaretçi alan müzelerinden biri. Esasen Louvre Müzesinin ziyaretçisi olmak için sanattan çok da anlıyor olmak şart değil, zira müzenin kendisi de en az ev sahipliği yaptığı 35.000 eser kadar etkileyici ve görülmeye değer.
Vaktiyle Paris’in en büyük saraylarından biri olarak inşa edilen Louvre Müzesi’nin tarihi orta çağa kadar uzanıyor. Bir rönesans harikası olan müze, yılda yaklaşık 10 milyon ziyaretçi ağırlıyor. 8 bölümden oluşan yapı o kadar büyük ki; bırakın 35.000 eseri, sadece yapıyı baştan başa dolaşmak bile günler sürüyor. Ana girişi ortadaki meşhur cam piramitten olan müzenin tüm bölümlerini “Eski Mısır Medeniyeti”, “Kadim Yunan, Etrüsk ve Roma”, “Eski Yakın Doğu Sanat Eserleri”, “İslam Sanatı”, “Dekoratif Sanatlar”, “Heykeller”, “Tablolar” ve “Baskılar ve Çizimler” şeklinde listelemek mümkün. Bu eserlerin tamamını barındıran 3 kanat ise: Richelieu Kanadı, Sully Kanadı ve Denon Kanadı. Gel gelelim bu muhteşem sarayın dışında devam eden bir hayat var ve biz ölümlülerin maalesef günlerce müze gezecek vakti olmayabiliyor. Peki ne yapmalı, nereden başlamalı? Telaşlanmayın, kahvenizi alın ve sizin için hazırladığımız Louvre müzesinde mutlaka görmeniz gereken eserler rehberine bir göz atın.
1. La Giaconda / Jaconte (Bilinen adıyla: Mona Lisa)
Müzede gezmeye Leonardo da Vinci’nin eseri dünyanın en ünlü tablosu Mona Lisa’yla başlamak yerinde olur. Denon Kanadı’nda 1. kat 6. odada bulunan tablo, gizemini yıllardır koruyor. Ancak gizemli olan bir konu daha var ki o da tablonun neden bu kadar ünlü olduğu… Olay aslında tam bir “reklamın iyisi kötüsü olmaz” durumu. Mona Lisa, 21 Ağustos 1911’de Louvre Müzesi’nden çalınana dek tanınmaz bilinmez bir tabloydu. Ancak ertesi gün gazetelerde tablonun boy boy fotoğraflarının yayınlanması ve hazırlanan el ilanlarının Paris sokaklarında dağıtılması üzerine herkes tarafından bilinen ünlü bir tablo olmuştu. Olaydan 27 ay sonra Floransa’da bir otel odasında bulunmasının ardından tekrar müzeye döndüğünde en gözde parça haline gelmiş ve ziyaretçi akınına uğramaya başlamış.
2. La Liberté Guidant la Peuple (Halka Yol Gösteren Özgürlük)
Fransız İhtilalinin konu edildiği Eugène Delacroix’nın meşhur tablosu Denon Kanadı’nda, 1. kat 77. odada yer alıyor. Resmin odak noktasında özgürlüğü simgeleyen yarı çıplak bir kadın figürü bulunuyor. Bir elinde, Eşitlik, Adalet ve Kardeşliği simgeleyen üç renkli Fransız bayrağı, diğer elinde tüfeğiyle, barikatı aşmak için arkasından gelen devrimcileri yönlendiriyor. Tablo gerçekten de çarpıcı bir mesaj taşımakta. Bu nedenle ilk zamanlar hak ettiği değeri görememiş. Eser önceleri eleştirmenler tarafından beğenilmemiş, içerdiği politik mesaj sebebiyle uzun süre saklanmış. Ancak 33 yıl sonra sergilenen eser, Delacroix ölünceye dek onun yanında kalmış.
3. Les Noces de Cana (Kana’daki Düğün)
6.6 x 9.9 metrelik dev tablo İtalyan ressam Paolo Verenosese’ye ait ve Denon Kanadı’nda, Mona Lisa’yla aynı odada bulunuyor. Tablonun kapladığı alan kaba bir hesapla bir stüdyo daire kadar diyebiliriz. Müzenin en büyük tablosu olan Kana’daki Düğün, tam 66 metrekare. Müzenin en popüler tablosunun karşısına da ancak müzenin en büyük tablosu yakışırdı. Ancak onun bu konumu sadece ebatlarından ötürü hak ettiğini söylemek haksızlık olur. Resim sanatsal görkemi ile de deyim yerindeyse Mona Lisa’ya meydan okumakta. Tablo konusunu İncil’de de geçen İsa’nın ilk mucizesinden almış. Verenosese İsa’nın Meryem ve Havarileri ile katıldığı Cana’daki düğünde şarabın bitmesi üzerine küplere doldurulan suyu şaraba çevirmesi mucizesini anlatıyor. Olayda bahsi geçen küpler hemen sağ alt kısımda yer almakta. Ayakta duran figür ise şarabı tadıp şarabın güzelliği karşısında mest olmuş şölen yöneticisini temsil etmekte.
4. Le Radeau de la Méduse (Medusa’nın Salı)
4,91 x 7,16 boyutlarındaki Theodore Gericault’ın eseri yine müzenin Denon Kanadı’nda, 1. kat, 77. odada bulunuyor. Tablo Fransa limanından hareket eden Kraliyet fırkateyni Medusa’nın trajik kazasını anlatıyor. Resimde, gemi kazasının ardından kaptanın, yolcuları ve mürettebatı ölüme terk edişi işlenmiş. Büyük sansasyon yaratan gemi kazasından etkilenen 25 yaşındaki ressam Theodora Gericault, olayı anlatan bir tablo yapmaya karar vermiş ve bu çarpıcı eseri resmetmiş. Ebatları sebebiyle de son derece çarpıcı bir etki yaratan bu özel resim, olası bir Louvre Müzesi ziyaretinde kesinlikle atlanmaması gereken eserler arasında.