
Sosyal medyanın hayatımızda önemli bir etki alanına kavuşmasıyla birlikte fotoğraf çekmek, çektirmek ve bunları sevdiğimiz insanlarla paylaşmak bizi mutlu edecek konulardan birisi haline geldi. Aldığımız beğeniler arttıkça, yeni fotoğraflar için mekan ve konsept arayışlarımız giderek artıyor. Havaların ısınmaya başlamasıyla artan etkinlikleri ve baharın tadını çıkarıp, güneşin aydınlattığı bu güzel anları ölümsüzleştirmek için bolca fotoğraf çekebileceğimiz günlere girmiş bulunmaktayız. Antik Yunan’dan Osmanlı’ya büyük bir tarihi geçmişe sahip olan İstanbul, tarihi yapılarıyla gözleri kamaştırmakla kalmıyor aynı zamanda muhteşem kültür yapısıyla kendinizi bambaşka bir dünyada hissetmemizi sağlıyor. Siz de güzel fotoğraflar çekeceğiniz ya da çektireceğiniz pitoresk manzaralar arıyorsanız, İstanbul ve yakın çevresinde fotoğraf çekimleri için uygun lokasyonlar hakkında bu önerilerimize mutlaka göz atmalısınız!
Galata Kulesi
Galata Kulesi, tahminlere göre ilk olarak 507 yılında Romalılar tarafından yapılmış, fakat bugün kavuştuğu halini 1347 tarihinde Cenevizler vermiş. Yaklaşık olarak yüksekliği 70 metre, çapı 10 metre olan Galata Kulesi, tarifi olmayan bir manzaraya sahip. Denizi ayaklarınızın altına seren Galata Kulesi, sabah kahvaltılarınıza ya da akşam yemeklerinize eşlik ederek manzaranın tadını çıkarmanızı sağlıyor. Galata Kulesi’nden görülebilen Boğaz ve Haliç manzarası gerçekten de enfes. Galata Kulesi Tarihi Yarımada’yı kuşbakışı inceleme şansı veriyor. İstanbul’da panoramik fotoğraf çekmek için çok güzel bir nokta olan ihtişamlı Galata Kulesi ile mutlaka bir selfie çekmeyiı unutmayın.
Ayasofya
Dünya mimarlık tarihinin günümüze kadar ayakta kalmış en önemli anıtları arasında yer alan Ayasofya, İstanbul’un göz bebeği Tarihi Yarımada’da yer alıyor. Günümüze ulaşan son halini 537 yılında almış. Birinci kilise, İmparator Konstantinos tarafından 360 yılında yaptırılmış ve 404 yılında çıkan halk ayaklanması sonucu yakılıp yıkılmış. İkinci kilise, İmparator II. Theodosios tarafından 415 yılında yeniden inşa ettirilmiş, fakat bu kilise İmparator Iustinianos’un beşinci saltanat yılında çıkan Nika Ayaklanması sonucunda 532 tarihinde yakılıp yıkılmış. Bunun üzerine Lustinianos, 532 yılında yıllara meydan okuyacak olan yapıyı tekrar yaptırmaya başlamış ve 537 yılında halka açmış. Ayasofya, 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethetmesi üzerine camiye çevrilmiş ve Osmanlı Dönemi ilaveleriyle birlikte cami olarak varlığını sürdürmüş. Günümüzde, dünyanın dört bir yanından gelen turistleri ağırlayan Ayasofya, hem muhteşem mimarisi hem de içerisinde sizi geçmişe götürecek kültürel etkisiyle fotoğraflarınızda yer almayı bekliyor.
Kapalı Çarşı
Tarihi Yarımada’da yer alan ve İstanbul’un göz bebeklerinden olan Kapalı Çarşı, 67 sokağı ve sokakların içerisindeki muhteşem ürün çeşitliliği ile hayatınıza ve fotoğraflarınız aracılığı ile anılarınıza ortak olmayı bekliyor. Orhan Veli’nin şiirlerine konu olan Kapalı Çarşı, binlerce yıllık tarihi ile kapalı bir kutu gibi her noktasında başka bir gizeme sahip. Her sokağında farklı ürünlerin satıldığı Kapalı Çarşı sizi bir şeyler almaya itmekle kalmıyor, aynı zamanda dükkanların güzelliğiyle fotoğraflarınızda sizinle birlikte yer alıyor. Kapalı Çarşı’ya uğramışken süslü teknelerde balık-ekmek yemeyi ve selfie çekmeyi unutmayın.
Galata Köprüsü
Haliç üzerine inşa edilen Galata Köprüsü, Eminönü ile Karaköy semtlerini birbirlerine bağlıyor. 1845 yılında, I. Abdülmecid’in annesi Valide Sultan tarafından ahşap olarak inşa ettirilmiş olmasıyla biliniyor. Galata Köprüsü’nü yürüyerek geçmek; balıkçıların, boğazın, köprünün fotoğrafını çekmek İstanbul’da yapılması gereken organizasyonlardan biri. Özellikle gün batımında sizi mest edecek manzarasıyla fotoğraflarınızda muhteşem görüntülere sahip olabilirsiniz.
Fenerbahçe Parkı
Parkın adı 1562 yılında bölgede yer alan bir fenerden geliyor. Bir ada üzerinde yer alan park, bir köprü ile Fenerbahçe Burnu’na bağlanıyor. Fenerbahçe Parkı’nın tarihi çok eski zamanlara dayanıyor. Üzerinde Doğu Roma İmparatorluğu zamanından kalan bir sarayın kalıntıları bulunuyor. Avrupa Yakası’nda yer alan Fenerbahçe Parkı, Kadıköy sınırlarında yer alıyor. Yemyeşil çimenleri ve ağaçları, rengarenk çiçekleriyle Fenerbahçe Parkı, denize karşı yürüyüş yapmanız ve doğaya kavuşmanız için tercih edebileceğiniz yerlerin başında geliyor. Hem denize sıfır olan hem de doğa ile iç içe kareler yakalamanıza olanak sağlayan bu ihtişamlı parkta çektiğiniz veya çektirdiğiniz fotoğraflara baktıkça, aynı güzel duyguları tekrar tekrar yaşayabilirsiniz.
Kilyos
Avrupa Yakası, Karadeniz kıyısında yer alan Kilyos kumsalını, muhteşem denizini ve doğal harikasını fotoğraflarınıza fon yaparak, ömrünüz boyunca bakmaktan sıkılmayacağınız fotoğraflar elde etmenize olanak sağlıyor. Bir sahil köyünde yemek yemek, trafik kargaşasından uzak ve sakin bir ortamda deniz manzarasının keyfini çıkarmak istiyorsanız, sessizlik ve huzuru yakalamak aslında çok yakın. Bütün karmaşalardan uzaklaşıp nefes almak ve harika manzaralar yakalamak için İstanbul’un Sarıyer ilçesinde yer alan Kilyos’u ziyaret edebilirsiniz.
Gülhane Parkı
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Topkapı Sarayı’nın bahçesi olarak kullanılan Gülhane Parkı, tarihsel süreçte, Sultan Abdülmecid’in Islahat Fermanı’nı burada okutması gibi önemli olaylara ev sahipliği yapmış olmasıyla biliniyor. Gülhane Parkı tüm bu tarihi kültürüyle birlikte bünyesinde 90’ın üzerinde ağaç çeşidi barındırıyor. İnsanın içine huzur veren Gülhane Parkı, Topkapı Sarayı’nın gül bahçelerini de kucaklıyor. Topkapı Sarayı bahçeleri ve Gülhane Parkı rengarenk laleler ile dolup taşarken sizlere bu güzel dakikaları fotoğraf kareleri ile ölümsüz hale getirmek kalıyor.
Çamlıca Tepesi
Çamlıca Tepesi, Anadolu Yakası’nda Üsküdar ilçesinde yer alıyor. 260 metrelik tepede muhteşem İstanbul manzarası eşliğinde günün stresinden arınmak mümkün. Çamlıca Tepesi, Büyük ve Küçük Çamlıca olmak üzere ikiye ayrılıyor. Bunlardan en popüleri Büyük Çamlıca, deniz seviyesinden 265 metre yükseklikte konumlanıyor. Küçük Çamlıca ise popülerlik açısından daha düşük bir seviyede yer almasına rağmen, ağaçlarla kaplı manzarası ile dikkat çekiyor. Çamlıca Tepesi, şehre hakim bir noktada yer almasından dolayı fotoğraf çekilecek en güzel yerlerden biri. İstanbul’un panoramik bir fotoğrafını çekmek için Çamlıca Tepesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz. Çamlıca Tepesi’ne çıktığınızda manzaranın çekiciliği ile kendinizden geçeceğinize hiç kuşku yok!
Garipçe
İstanbul’un gürültüsünden, betonlaşmış görüntüsünden biraz olsun kurtulmak için insanların akın ettiği Karadeniz’e komşu bir köydür Garipçe. Garipçe, Rumeli Feneri ve Rumeli Kavağı arasında yer alan güzel bir köy olmasına rağmen, yapı itibariyle bir sahil kasabası olarak da biliniyor. Köy ayrıca, sahip olduğu muhteşem manzarasıyla son dönemlerde oldukça popüler bir hal almış durumda. Muhteşem üçüncü köprü manzarası, balıkçı restoranları ve Cenevizlilierden kaldığı bilinen kalesiyle oldukça ünlü olan Garipçe’nin yemyeşil ve masmavi manzarası, fotoğraflarda hem muhteşem hem de doğal bir arka fon oluşturuyor.