
Çekya’nın (eski adı ile Çek Cumhuriyeti) başkenti olan Barok ve Gotik Mimarinin Kalbi: Prag, Orta Avrupa’nın en etkileyici şehirleri arasında yer alıyor. Altın Kent, Avrupa’nın Kalbi ve Şehirlerin Anası gibi isimlerle anılan şehir, zengin tarihini barok ve gotik mimarisi ile sergiliyor. Yılın her dönemi farklı bir rengini gösteren şehir, ister tek başınıza isterseniz arkadaş grubunuz veya ailenizle geçirebileceğiniz unutulmaz günler vadediyor. Tarihi doku, doğal güzelliklerle bir araya gelerek ziyaretçiler için günün her saati görsel bir şölen sunuyor. Mimarisiyle barok ve gotik dönemlere seyahat ettiren şehir Prag hakkında sizin için derlediğimiz bilgiler…
Ortaçağ’dan Günümüze Uzanan Doku
İlk yerleşimlerin Paleolitik Çağ’a kadar uzandığı şehir, Bohemya bölgesinde yer alıyor. Bohemya ismi şehrin Zavist bölgesinde yerleşen Keltlere dayanıyor. Keltler, Kavimler Göçü sürecinde bölgeyi terkederek burayı Slavlara bırakmış ve 8. yüzyıla kadar Slav topluluklar, burada yerleşim yerleri ve savunma yapıları kurarak şehri şekillendirmiş. Şehir günden güne gelişmeye devam ederken, Bohemya olarak adlandırılan bölge de Krallık olarak anılmaya başlamış. 14. yüzyıla gelindiğinde, Roma İmparatoru ve Bohemya Kralı ünvanını alan IV. Chales döneminde Prag, imparatorluğun başkenti olmuş. O dönemde Prag, Roma ve İstanbul’un ardında Avrupa’nın en büyük üçüncü şehri olarak öne çıkmış.
IV. Charles döneminde, hem Bohemya bölgesi hem de Prag adeta altın çağını yaşamış. Fakat, Bohemya, imparatorun ölümünün ardından uzun bir kargaşa dönemine girmiş. Kargaşa dolu yılları 30 Yıl Savaşları takip etmiş. 1800’lü yıllara gelindiğinde Fransa’da başlayan milliyetçilik akımının etkisi Prag‘ı da etksi altına almış. Miliyetçilik akımının da etkisiyle 1. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Çekoslovakya’ya başkentlik yapan şehir, 2. Dünya Savaşı yıllarını Nazi işgali altında, Soğuk Savaş dönemini SSCB hegomanyası altında geçirmiş. Kadife Devrimi’nden sonra ise yeni kurulan Çek Cumhuriyeti’ne başkent olan Prag, zengin tarihi dokusu ile günümüzün büyülü destinasyonları arasında yer almaya devam ediyor.
Göz Kamaştıran Mimari
Vlatna nehri üzerinde kurulu şehir, halen Ortaçağ’ın izlerini taşıyan şehirler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Kuşkusuz, 2. Dünya Savaşı’nda çok fazla hasar görmemiş olması, şehrin büyüsünün bozulmamasının en büyük etkenlerinden biri. Barok ve gotik tarzı yapılar, ziyaretçileri bambaşka bir döneme taşıyor. Şehrin en eski meydanı olarak bilinen ve 1992 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Eski Şehir Meydanı (Old Town Meydanı), kafe, restoran, bar ve alışveriş mağazaları ile günün her saati cıvıl cıvıl. Meydan, şehrin simgesi haline gelen Astronomik Saat ve Eski Belediye Sarayı, Jan Hus Anıtı, Kinsky Sarayı ve Tyn Kilisesi ile çevrili. Eski Belediye Binası ziyaretçiler için hem muhteşem bir şehir manzarası sunuyor hem de bodrum katında yer alan Romanesk ve Gotik dönemlerden kalma labirent evler ve odalarla ziyaretçileri tarihi bir yolculuğa çıkarıyor. Astronomik Saat ise 12 saat dilimi ile 12 burcu temsil ediyor ve 3 kısımdan oluşuyor. Saat, havari figürleri ve 4 heykelin bulunduğu kısım, Ortaçağ’ın evren görüşünü temsil eden astronomik kadran, tarihi ve burç işaretlerini gösteren takvim kadranı kısmı olmak üzere 3 kısımdan oluşuyor. Her saat başı bir dakikalık animasyon ile ziyaretçilerin ilgisini topluyor.
Meydanı saran rengarenk binalar ve masalsı sokakların tadını çıkardıktan sonra tarihi Charles Köprüsü’nden (Karl Köprüsü) geçerek Prag Kalesi’nin muhteşem mimarisini keşfedebilirsiniz. Charles Köprüsü, sokak müzisyenleri, ressamları ve hediyelik eşya tezgahları ile her daim yaşıyor. Şehrin ikinci ana meydanı olan Wenceslas Meydanı ve Prag Ulusal Müzesi de ziyaretçilerin uğrak noktaları oluyor. Ayrıca, Klementinum, Barut Kapısı, gotik ve barok mimari arasındaki tek modern yapı olan Dans Eden Ev, Prag’a yaklaşık 1 saat mesafede bulunan ve Nazi Toplama Kampı olan Terezin Kampı, ilgi çeken diğer destinasyonlar arasında ilk sıralarda bulunuyor.
Prag’da Ne Yenir?
Tipik bir Avrupa mutfağına sahip olan Prag, Viyana’nın şinitselini ya da Roma’nın pizzasını masanıza getiriyor. Dünya mutfağından da lezzetler sunan şehir, yeni lezzetler keşfetmek isteyenler için de alternatifler sunuyor. Örneğin, Çekyalılar için vazgeçilmez tadlarından biri olan kızarmış ördek, tavşan bacağı, dana eti, sarımsak ile servis edilen tavşan ve lahana salatası ve zeytinyağı ile servis edilen kaz bacağı, deneyebileceğiniz tadlar arasında yer alıyor. Ayrıca Prag, yemeklerinizi dünyanın en kaliteli biraları ile tamamlamanıza olanak tanıyor. Üstelik bazı restoranlar kendi biralarını üretiyor.
Prag’a Nasıl Gidilir?
Mimarisiyle barok ve gotik dönemlere seyahat ettiren şehir Prag, İstanbul’a uçakla sadece 2 saat mesafede yer alıyor. Prag Vaclav Havel Havalimanı’ndan Çekya Demiryolları’na bağlı olan Airport Express veya belediyenin sefer yapan otobüsleri ile şehir merkezine kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Ayrıca Prag Airprort Transfer, Prague Airport Shuttle, Fix Taxi gibi özel transfer alternatiflerini kullanabilirsiniz.