
Yeraltı şehirleri, tarih öncesi devirlerden beri savaşın yarattığı yıkımdan kaçmak, bağlı olunan inanç sistemine duyulan saygıyı göstermek veya temel ihtiyaçları gidermek için kullanılıyor. Hatta bazıları ilk başlarda farklı amaçlar doğrultusunda şekillenirken, sonradan eşsiz şaheserler barındıran alanlara dönüştürülmüş. Tüm bu amaçlar doğrultusunda uzun emekler sonucu oluşturulan yapı komplekslerinin en etkileyici örneklerini, büyüleyici bir ambiyans sunan dünyaca ünlü yeraltı kentleri listemiz aracılığıyla keşfedebilirsiniz.
Derinkuyu – Türkiye
Peribacaları ile ünlü Kapadokya’da aslında birkaç tane yeraltı kenti bulunuyor. Ancak bunlar içerisinde en görkemlisi olarak, M.Ö. 8. yüzyılda Hititler veya Frigler tarafından inşa edildiğine inanılan Derinkuyu gösteriliyor. Savaştan ve işgallerden korunmaya çalışanlar tarafından kullanıldığı bilinen yeraltı kenti, aynı anda 20 bin kişinin yaşayabildiği 18 kattan oluşuyor. Bu katlar içerisinde yaşam alanlarının dışında havalandırma tünelleri, su kuyuları, mutfaklar, derslikler, yağhaneler ile birer adet hamam ve şaraphane bulunuyor. Erken Hıristiyanlık döneminde fresklerin ve şapellerin eklendiği kent, 1960 yılında evinde tadilat yapan bir vatandaşın tünelleri fark etmesi sonucunda keşfedilmiş.
Orvieto – İtalya
Büyüleyici bir ambiyans sunan dünyaca ünlü yeraltı kentleri listemizde sıradaki yapı kompleksi, beyaz şarapları ve eşsiz mimarisi ile ilgi çeken Orvieto Kasabası’nda yer alıyor. Kentin inşasına Etrüksler tarafından başlanmış. Volkanik kayaların oyulmasıyla gerçekleştirilen bu işlem, kuşaklar boyu devam etmiş. Başlangıçta yapı içerisinde sadece kuyular ve sarnıçlar bulunuyormuş. Daha sonraki süreçte yeraltı kenti 1.200’den fazla tüneli, mağarayı ve galeriyi kapsayacak şekilde genişletilmiş. Bu bölümlerden bazıları Etrüksler’den kalma kutsal alanlara ev sahipliği yaparken, kimisi Orta Çağ’da yağhane olarak kullanılmış. Yerel halk, kente son olarak II. Dünya Savaşı sırasında bombardımanlardan korunmak için yerleşmiş.
Wieliczka Tuz Madeni – Polonya
Krakow’a yakın mesafedeki Wieliczka Tuz Madeni’nin geçmişi 1200’lü yıllara kadar uzanıyor. Madenciler, buradaki ilk kazı çalışmalarını kaya tuzu bulmak için gerçekleştirmiş. Bu çalışmalar sırasında galeriler ve tüneller açılarak 304 metre derinliğe kadar inilmiş. İşçiler “beyaz altın” olarak adlandırdıkları tuz için kazı yapmadıkları vakitlerde ise galerilerin bir kısmını şapel haline getirerek içlerini tuz kristallerinden avizeler, heykeller ve kabartmalarla süslemişler. “Yeraltı Tuz Katedrali” lakabıyla da anılan madene, günümüzde gezginler bu alanları görmek ve içerisinde faaliyet gösteren kaplıcadan yararlanmak için gidiyor.
Lalibela – Etiyopya
Lalibela Köyü’nün popüler bir destinasyon haline gelmesine neden olan 11 sıra dışı kilise yapım süreci, o dönem tahtta olan kralın emriyle M.S. 12. yüzyılda başlamış. “Yeni Kudüs” ismiyle de tanınan Ortodoks kiliselerini ilginç kılan ayrıntıysa, volkanik kayaların arasından yeryüzüne doğru yükseliyor hissi yaratmaları. Yapı dizisinin en popüler parçası olan Saint George Kilisesi, 30 metre derinliğe kadar inen, yekpare bir kaya parçasının haç şeklinde oyulması sonucunda oluşturulmuş. Bu görkemli yapı, diğer kısımlara tamamı yeraltında bulunan pasajlar, mağaralar ve mezarlıklar aracılığıyla bağlanıyor. Efsaneye göre yapı kompleksi 24 yıl gibi kısa bir sürede inşa edilmiş. Ancak çoğu tarihçi kiliselerin yüzyıllar içerisinde parça parça inşa edildiklerine inanıyor.
Petra – Ürdün
Büyüleyici bir ambiyans sunan dünyaca ünlü yeraltı kentleri listemizin son sırasında, görkemiyle Hollywood yapımlarına değer katan Petra yer alıyor. Ürdün’ün güneyindeki yeraltı kentine yerleşimin tarih öncesi devirlerde başladığı biliniyor. Yapı kompleksini genişletmek için günümüzden 2 bin yıl önce Nebatiler, kumtaşından oluşan tepelere bir dizi mezar, ziyafet salonu ve tapınak oymuş. Al Khazneh ya da dilimizdeki adıyla “Hazine”, yaklaşık 40 metre yüksekliğindeki oyma ön cephesiyle o dönem oluşturulan yapıların en etkileyicisi konumunda. Aynı anda 20 bin kişinin barınabildiği antik yeraltı kenti, M.S. 7. yüzyılda tamamen terk edilmiş. Avrupalı kaşifler tarafından 1800’lü yıllarda keşfedilen Petra’da kazı çalışmaları halen devam ediyor.