
Birbirinden farklı çeşitleriyle pizza belki de dünyanın en ünlü lezzeti.
CNN haberlerine göre geçmişi 2 bin yıl öncesine dayanan bu tarif, peki nasıl bulundu?
İtalya denildiğinde aklınıza Baggio geliyorsa siz bir 90’lar futbolseveri, pizza geliyorsa bir gurmesiniz diyebiliriz. Tabii bu iki seçenekten birini söyleyenlerin Rönesans’ı seçmeyişi için mutsuzum ama Antik Roma bir yana pizza ise diğer yana.
Sonuçta muhteşem müzelerde gezerken acıkmanız olası böyle durumlarda ise çözüm çok net: “Pizza”.
Chicago bu lezzeti turtaya döndürürken Delhi’de tavuklusu, Meksiko’da ise acıdan yenmeyeni gezginleri bekliyor.
Meksiko’da tako yerine pizza yemenin bir cezası olmalıydı şüphesiz.
Ocak ayındaki Dünya Pizza Günü’nden Amerika Birleşik Devletleri’nde her 9 Şubat’ta düzenlenen Ulusal Pizza Günü’ne kadar, dünyanın dört bir yanında ona adanmış günler olmasına şaşmamalı.
“Eski Yunanlılarda ‘pissa’ veya ‘pita’ vardı ve son zamanlarda yapılan bir araştırma ‘pizza’ terimini tüm Akdeniz’ de var olan çeşitli ‘pita’ (pide) ile ilişkilendirdi. Dolayısıyla kavram çok eskidir; ancak antik pissa bazen kızartılmış ve bazen pişmiş, muhtemelen üzerinde çeşnilerle bir ekmekti.” Buradan Karadenizli okurlara selam olsun: PİSSA belki de pidedir. Ama ana konumuza geri dönecek olursak pizzanın atası Margherita nasıl bulundu?
Papanın şefinin tarifiyle bir tatlıdan farksız olan bu lezzet Napoli’ye geldiğinde başka bir lezzete döndü.
1760’ta Napoli’ye taze domates gelince pizza olarak tanıdığımız şey sokaklara indi.
Şehri konuşturan eserler, bu yeni sokak yemeği hakkında bilgi yaymaya başladı. “Üç Silahşörler”i okuyanlar, yazar Alexandre Dumas’ın üstüne koyulan farklı malzemelerden heyecanla bahsettiği anları acıkarak okurken o sırada Pinokyo’nun yaratıcısı Carlo Collodi, memnuniyetsiz bir tavır sergiliyordu. Zaten pek memnun anını okumadık kendisinin.
O sıralar çok yaygın olmasa da Napoli’nin Bourbon Kralı Ferdinand, yazlık evine tuğladan yapılmış pizza fırını bile yerleştirmişti. Mamma mia!
Peki Margherita?
Gelelim hepimizin duyduğu o kırılma noktasına. Yeni birleşmiş İtalya’nın Kralı ve Kraliçesi, 1889’da Napoli’de haklı selamlayadursun; Kraliçe Margharita, yerel spesiyaliteyi denemeye hevesliydi.
Napoli’deki en iyi pizzaiolo (pizza şefi) apar topar getirildi huzurlarına ve “Yüce kraliçem size üç önerim var.” dedi. “Birincisi domuz yağı, Caciocavallo peyniri ve fesleğenli beyaz bir pizza. İkincisi zeytinyağlı ve ançüezli. Üçüncüsü ise mozzarella ve fesleğenli.”
Yeni birleşilen ülkenin bayrağına benzeyen üçüncüsü seçen Kraliçe, böylece ünü kendisini geçecek lezzeti belirlemiş oldu: “Margherita”
Hatta Kraliçe Margherita bu pizzayı o kadar beğendi ki saray mutfağının şefinden Esposito’ya bir takdir mektubu yazmasını istedi. Esposito da bu mektubu restoranının reklamını yapmak için kullandı ve böylece artık “Margherita” adıyla anılmaya başlanan pizza büyük rağbet görmeye başladı.
Hadi bir klasikle bitirelim: Sayılarla Marghterita
Napoli sitesine göre 220 yaşında.
Kayıtlara “Margherita” adıyla geçişi 1889 yılına dayansa da mozzarella, domates ve fesleğenli pizzanın aslında çok daha öncelerden de yapıldığı tahmin ediliyor.
Pizzanın doğum yeri sayılan Napoli merkezli haber sitesi Napoli.com, Margherita’nın aslında en az 220 yaşında olduğunu yazdı.
Napoli.com, bu pizzanın Kraliçe Margherita için icat edilmediğini; yalnızca Kraliçe’ye sunulması sayesinde bu ismi aldığını öne sürdü.
İtalya’da yapılan anketlere göre, İtalyan halkının yüzde 39’u pizzayı İtalyan mutfağının sembolü olarak görüyor.
“Pizza” kelimesinin de tüm dünyada en çok tanınan İtalyanca sözcük olduğu tahmin ediliyor. İtalyanlar yılda kişi başına ortalama 8,5 kilo Margherita yiyor.
“Hikâyeye göre kraliçe üçüncüyü seçti. Çünkü ona İtalya’nın bayrağını hatırlattı.” Böylece “Pizza Margherita” doğdu.