Fransa dendiğinde tatil için akla gelen ilk yerler Paris, Aix-en-Provence, Bordeaux veya Saint-Tropez oluyor. Ancak ülke içerisinde popüler destinasyonlar dışında tarihi, kültürü ve doğası ile keşfedilmeyi bekleyen birçok yer bulunuyor. Bu özellikleriyle ilginizi çekebileceğini düşündüğümüz alternatif tatil destinasyonlarını Fransa’nın doğası ve tarihi ile meşhur gizemli cennetleri listesinde sizler için sıraladık.

Auvergne – Orta Fransa

Fransa’nın doğası ve tarihi ile meşhur gizemli cennetleri listemizde sizlere sunacağımız ilk yer, jeolojik çeşitliliği ile gezginlere farklı deneyimler yaşatan Auvergne. Paris’ten direkt tren ulaşımının olduğu bölgede yürümenin ve tırmanışın dışında biraz heyecan arıyorsanız, rafting yapabilir veya kanoya binebilirsiniz. Massif Central dağ sırasının parçası olarak ulusal koruma kapsamındaki Livradois-Forez ve Auvergne Volkan parklarına ev sahipliği yapan bölgede, ayrıca ziyaret edilmeyi bekleyen 500’ün üzerinde Romanesk tarzı kilise ile 50’den fazla şato bulunuyor. Bu yapıların çoğunluğu bölgenin en önemli yerleşimi sayılan Le Puy’da yer alıyor.

Dijon – Burgundy

Geçmişte hardalı ile ünlü olan ve Burgundy Hanedanı tarafından yönetim merkezi olarak kullanılan Dijon, 14. ve 15. yüzyıllardan kalma sanatsal ve mimari birikimiyle göz dolduruyor. Kuzeydoğu Fransa, Batı Almanya, Belçika ile Hollanda’yı hâkimiyetleri altına alan düklerin sanata düşkünlükleri nedeniyle Gotik ve Erken Rönesans dönemlerinde müzik, resim ve heykel alanlarında öne çıkmayı başaran kent, sakin atmosferi sayesinde konuklarına stresten arınma olanağı tanıyor. Her zevke hitap eden restoranlar, kafeler ve barlarla dolu kentin sanatsal birikimi hakkında detaylı bilgiyi Dük’ün Sarayı’nın içerisinde faaliyet gösteren Musée des Beaux-Arts’ı ziyaret ederek öğrenebilirsiniz.

Albi – Tarn Bölgesi

Fransa’nın doğası ve tarihi ile meşhur gizemli cennetleri listemizde kültürel seyahatlerden hoşlanan gezginlerin ilgisini çekecek bir diğer destinasyonsa Toulouse’a 85 kilometre uzaklıktaki Albi. Tarn Nehri’nin kenarına kurulu bu küçük yerleşim, romantik atmosferi ve Orta Çağ havası ile tatilcileri kendisine çeken komşusu Carcassonne’un gölgesinde kalıyor. Ancak ondan hiç de eksiği bulunmayan bir birikimini bünyesinde barındırıyor. Ortasında yer alan Albi Katedrali’nin görkem kattığı şehirde, tarihi yerleri gezdikten sonra Tarn Nehri’ne paralel uzanan patikalarda yürüyüşe çıkıp, doğal güzellikleri fotoğraflayabilirsiniz.

Troyes – Champagne

Paris’ten saat başı hareket eden banliyö trenlerine binerek rahatça ulaşabileceğiniz Troyes, 60 bin nüfuslu, küçük bir şehir. Ancak, her ne kadar komşusu Reims’in gerisinde kalsa da antik dönemlerden beri Champagne Bölgesi’nin başkenti olan kent, tarihi ve mimarisi ile konuklarını büyülemeyi başarıyor. Gotik tarzdaki katedralleri ve yarı ahşap evleri aracılığıyla Avrupa’da Orta Çağ atmosferini en iyi şekilde yansıtan kentlerden biri olarak gösterilen Troyes, aynı zamanda modaya düşkün alışveriş tutkunlarına, merkezinin hemen dışındaki iki büyük alışveriş merkezi aracılığıyla cazip fırsatlar sunuyor. Eğer alışveriş öncesinde kent hakkında bilgi edinmek isterseniz, gezi rotanızda önceliği Musée Saint-Loup, Musée de Vauluisant, Musée de l’Apothicairerie ve Musée d’Art moderne’e verebilirsiniz.

Jura Bölgesi – Doğu Fransa

Barındırdığı doğal güzelliklere rağmen Jura Bölgesi, Auvergne ile birlikte Fransa’da en çok göz ardı edilen yerlerden bir tanesi. Ülkenin 7 dağlık bölgesinden birisi konumundaki Jura’da, Louis Pasteur’ün doğum yeri olan Dole ve dini öneme sahip Saint-Claude adlı ziyaret edebileceğiniz iki kent bulunuyor. Kışın kayak tutkunlarını kendine çeken, yaz aylarında doğa sporları ile uğraşmak isteyenlere cazip fırsatlar sunan, şarapları ile ünlü bölgedeki bu iki kentten Dole turistik anlamda öne çıkıyor. TGV trenleri vasıtasıyla Paris’ten 2, Lyon’dan 3 saatte ulaşabileceğiniz şehir ile ilgili oluşturacağınız gezi listenizin başına Place Nationale, Prélot, Jardin des Chevannes ve Grand Rue’yu yazabilirsiniz.

Lyon – Rhone-Alpes Bölgesi

Fransa’nın doğası ve tarihi ile meşhur gizemli cennetleri listemizde son sıranın sahibi ise ülkenin ikinci büyük kenti olmasına rağmen turistik açıdan çoğu zaman göz ardı edilen Lyon. Roma İmparatorluğu zamanından beri Rhone-Alpes Bölgesi’nin yönetim merkezi konumunda olan kent, zengin tarihi birikime ve Paris’ten sonra ülkenin en gelişmiş gastronomi kültürüne sahip. Lyon’a hızlı tren seferlerinden yararlanarak ülke içerisindeki pek çok destinasyondan kolayca ulaşabilirsiniz. Tarihi hakkında fikir edinmek için önceliği, “traboule” adı verilen geçitler aracılığıyla kentin diğer yerleşim bölgeleri ile bağlantısı kurulmuş olan Vieux Lyon ile Musee gallo-romain de Fourviere’e verebilirsiniz. Yerel lezzetlerin tadına bakmak içinse “bouchon” isimli tarihi restoranlardan birini tercih edebilirsiniz.