
Hindistan Güney Asya’da yer alan, 1 Milyar 200 milyon nüfusu ile dünyanın en büyük ikinci nüfusuna sahip bir ülkedir. Dünyanın dört önemli dinine; Hinduizm, Budizm, Jainizm ve Sihiz’e ev sahipliği yapmaktadır. Bu yüzden de kültürü oldukça çeşitlilik göstermektedir.
Gerek karlar altındaki Himalaya tepeleri olsun, gerek çölleri gerekse her türden ağacın bulunduğu tropik ormanları olsun, Hindistan yeryüzündeki tüm coğrafya çeşitlerini içinde barındırmaktadır. Her coğrafyaya göre insan tipleri, konuşulan diller ve yaşam tarzları farklılık göstermektedir.
Ülkede konuşulan tek bir dil bulunmamakla birlikte, bölgeden bölgeye farklılık gösteren 17 farklı anadil ve 844 farklı lehçe vardır.
Farklı gelenekleri, kendine has yemek kültürü ve renkli yaşamı ile akıllara gelen Hindistan’ın üç tarafı denizlerle çevrilidir. Üstelik yukarıda bulunan Himalayalar’ın fiziksel bariyer görmesi nedeniyle ülke yıllarca dış etkenlerden korunmuştur. Bugün bile sosyo-ekonomik sınıfına bakılmaksızın herkes elleriyle yemek yiyip, sarık takıp, geleneksel kıyafetlerini giymektedirler. Eski zamanlardan kalan alışkanlıklar onlar için hiçbir zaman ‘eski’ olmamış, ilk günkü gibi geleneklerini sürdürmeye devam etmişlerdir.
Hindistan’ın yemek kültüründen söz edecek olursak; acı ve baharatlı yemeklerden bahsetmemiz gerekir. Siyah kimyon, köri, hardal reçeli, zencefil ve tarçın çubukları sıklıkla kullanılan baharatlar arasında yer alır. Hindu dini benimsendiği için yemeklerinde dana etine yer vermezler. Hindistan’a gidip yemek sipariş etmek isterseniz acısız isteyebilirsiniz ancak baharat istemediğiniz takdir de bu durum garsonlar tarafından aşırı tuhaf karşılanmaktadır.
Kuzey ve Güney kesimlerinde bir çeşit sosta pişen ‘paneer’ isimli peynir tüketiliyor. Ayrıca ‘Naan’ isimli ekmeklerinde oldukça lezzetli olduğu söyleniliyor.
Hindistan’da farklı geleneklerin olduğunu söylemiştik. Bunlardan bahsedecek olursak yaygın bir anlayıştan başlayabiliriz. Erkek bebeklerin yüksek bir yerden aşağı atılma anlayışının nedeni bu durumun o çocuğa şans ve sağlık getireceğine inanılmasıdır. Bizim aksimize onlarda ‘çocuğun başına bir şey gelir mi?’ korkusu yoktur.
Ganj Nehrine girmek oldukça kutsal sayılır çünkü günahlardan arınmak anlamına gelmektedir. Bir başka gelenek ise yedi yaşını dolduran kız çocuklarının bir köpekle evlendirilmesidir. Bu anlayışta ise kız evlenene kadar köpeğin onu koruyacağına inanılır.
Bizim ülkemizin aksine Hindistan’da cenaze törenlerinde beyaz kıyafetler giyilir ve yas tutulduğu bu şekilde gösterilir. İnekler, 7 anneden biri olarak kabul edilmekte ve iyi şansın sembolü olarak görülmektedir. Bu yüzden de ülkede her yerde rahatça dolaşan inekler görebilirsiniz.
Son olarak Drahoma geleneği de ülkelerine özgü farklı bir gelenek olarak ön plana çıkmaktadır. Anadolu’da görülen başlık parasının mantığında gerçekleşir ancak bu sefer parayı gelin damada vermektedir.
Hindistan’a gelecek olursanız mutlaka Holi Festivaline katılmanızı öneririz. Genelde Şubat sonu ve Mart ayı başında gerçekleşen bir festivaldir. Tüm insanların renkli tozları birbirlerinin üzerine atarak eğlendikleri, çılgın bir festival olarak bilinir.
Hindistan’da bulunmuşken Kerala Gölünü de ziyaret edip palmiyelerin altında huzurlu bir tekne gezisi yapmak istemez misiniz? Su kıyısı boyunca yemyeşil alanlar bulunmakta ve sessizlik insana çok iyi gelmektedir.
Daha gezilecek bir sürü turistik yer bulunmakla birlikte, tarihi ile de ön plana çıkan ve dünyanın yedi harikası içinde bulunan Tac Mahali ziyaret etmenizi öneriyoruz.
Sizde birbirinden farklı gelenekleri, eski kültürü ve tarihi yerleri ile merak uyandıran Hindistan’ı gezmek istiyorsanız Hindistan turlarına katılabilir ve bu kültürü yakından gözlemleme fırsatına sahip olabilirsiniz.