
Umman için “körfez ülkelerinin Paris’i” derlerdi. 10 günümü bu ülkede geçirdikten sonra sanırım bu söylemi ben de doğrulayabilirim. İnsanları çok kibar ve yardımsever. Ülke aşırı güvenli. Hırsızlık ya da gasp söz konusu bile değil. Bölgede çöl iklimi hakim ama yine de gezilip, görülecek doğa harikası çok yeri var. Araç kiralama ve benzin fiyatı kısmen Türkiye’ye göre ucuz olsa da normal hayat; Türkiye’de yaşayan biri için biraz pahalı. Yemek kültürü kötü değil. Yine Türkiye’de doğup, büyümüş biri bence Umman’da yemek sorunu yaşamaz.
Ben Mayıs ayının başında Istanbul’dan direkt uçakla başkent Muskat’a gitmiştim. Yeni yeni yaz ayları başlıyordu. Olur ya Umman’a gidecekseniz Mayıs ayından sonra gitmeyin derim çünkü çöl sıcağında gezmek eziyete dönüşür. Hatta gezemezsiniz! Kabaca Ekim-Nisan arasında gitmek daha iyi olur. Eğer vaktiniz varsa buradan Dubai’ye de geçebilirsiniz. Mesela; Türkiye’den direkt Umman’a, sonra Umman’dan otobüs ya da uçakla Dubai’ye, Dubai’den de Türkiye’ye dönebilirsiniz. Bunun tam tersi de elbet ki mümkün. Yani buralara kadar gelmişken iki ülke gezmek bence daha mantıklı.
Umman bizden vize istese de kapıda vizeyi alabiliyorsunuz. O anlamda vizeyi hiç dert etmeyin.
Muskat
Deniz tatilini seviyorsanız başkent zaten deniz kenarı. Ve sahil boyunca güzel oteller var. Ben şehir merkezindeki bir otelde kalmıştım. İlk birkaç günden sonra da araç kiraladım. Çünkü Umman’da toplu taşıma sistemi henüz oturmamış. Şehirler arası gidip, gelmek de çok kolay değil. Uzak şehirlere uçakla gidebilirsiniz ama benim gibi Muskat çevresini gezecekseniz muhakkak araç kiralayın. Türkiye’deki ehliyetiniz, orada araç kullanmanız için yeterli.


Şehri gezerken yüksek katlı binaların olmayışı dikkatiniz çekebilir. Çünkü ülkede 6 katın üzerinde bina yapmak yasak. Başkentin en turistik yerlerinden biri; bizdeki kapalı çarşıya benzeyen Mutrah Souq. Souq; pazar/çarşı demek. Umman’da gittiğim diğer şehirlerin merkezinde de hep bir souq, yani çarşı vardı.

Bu tarihi pazar yerinde kumaş, hediyelik eşya satan dükkanlarla antikacı ve kuyumcular da var. Pazarı komple gezdikten sonra şunu anlıyorsunuz; neredeyse her şey Çin malı. Öyle aman aman otantik bir pazar beklemeyin.
Başkentte çok övülen bir Kraliyet Opera Binası da var. Buraya gittim ama maalesef o sırada özel bir etkinlik vardı ve içeri giremedim. İlgilenenler için; sürekli etkinlikler yapılıyormuş.

Sanırım Muskat’taki en görülesi yerlerin başında Sultan Qaboos Mosque yani Sultan Kabus Camii geliyor. Bugüne kadar gördüğüm güzel camilerdendi diyebilirim. Caminin en büyük özelliklerinden biri zemininde bulunan devasa boyuttaki dünyanın 2. en büyük el yapımı tek parça halı. Muskat’a gelirseniz bu camiye muhakkak uğrayın derim.


İlginizi çekerse şehirde birkaç büyük AVM de var. Genel olarak ne ararsanız bulabilirsiniz.
Umman kralının sarayı da bu şehirde. Normalde saraylara gidip, pek gezen birisi değilim ama önünden geçince bari fotoğrafını çekeyim dedim. İçeri zaten girmek isteniz de almıyorlarmış.

Muskat civarında eğer dönenime denk gelirseniz kaplumbağa yavrularının suyla ilk buluşmalarını da izleyebilirsiniz. Dalış yapabilirsiniz. Ve tabii ki çöl safarisine de katılabilirsiniz. Çölde konaklama alternatifleri de var. Turistler için Bedevi çadırlarını bulabilirsiniz. Ya da illa ki ben daha konforlu bir yer istiyorum derseniz çölün içinde otel olan yerler bile var. Bütçenize ve ne aradığınıza göre bir çok alternatif bulunuyor. Olur ya çölde bir gece geçirirseniz naçizane tavsiyem muhakkak dışarıda, gök yüzüne bakarak uyuyun. Göğün güzelliğine şaşıracaksınız.
Bimmah Sink Hole
Muskat’a yaklaşık bir saat mesafedeki Bimmah Sink Hole görülmeye değer bir nokta. Girişi ücretsiz. Burası bizim bildiğimiz şekilde bir obruk. Fotoğrafta gördüğünüz ufak göletin suyu yerin altından geliyor ve içinde, hem tatlı hem de tuzlu suyu barındırıyor. O sebeple bu rengi aldığı söyleniyor.

Vadi Ash Shab
Muskat’tan araçla yola çıkıp önce Sink Hole’e geldiğinizi varsayarsak bir saat daha devam edip Vadi Ash Shab’ı da muhakkak görün hatta bu vadide yüzün derim. Buranın da girişi ücretsiz. Sadece 5 dakikalık bir yeri kayıkla geçmeniz gerekiyor. Orada kayıkçıya ufak bir meblağ veriyorsunuz o kadar.

Bu vadiye gelmekle iş bitmiyor. Eğer canalıcı, en güzel noktasını görmek isterseniz arada sırada suya da girerek yaklaşık yarım saat yürümeniz gerekli. Sonrasında ise yüzüp, bir mağaraya giriyorsunuz. O mağarada da ufak bir şelale var. İçerideki atmosfer çok etkileyici. Kesinlikle yaptığınız yola değiyor. Olur ya içinizden biri buraya gelecek olursa yanında muhakkak ayakkabı ya da sandalet tarzı bir şey getirsin. Çünkü sudaki taşlar çok kaygan ve keskin. Sürekli birileri düşüp, sakatlanma tehlikesi geçiriyor. Sandaletiniz olursa rahat edersiniz.


Umman’da gittiğim iki vadide de hem yerel halk hem de turistler vardı. Umman’da bu gibi yerlerde sadece mayo ya da şortla suya girmek, dolanmak pek iyi karşılanmıyor. Tabelalarla suya nasıl girileceği söylenmiş. Kadın/erkek alttan dizlere, üstten de dirseklere kadar kapalı giyinmeli. Bu kurala uyan çok kişi olduğu gibi uymayan yabancılar da var. Bence siz yanınızda ekstra bir tişört bulundurun ve kurallara uyun. Güneşlenmek isterseniz vadilerin iç tarafları sakin olduğu için oralarda daha rahat mayo ya da sadece şortla durabilirsiniz.
Vadi Bani Khalid
Aynı gün içinde Sink Hole ve bu iki vadiye gelmek çok yorucu olur. O sebeple günlere yayın derim. Ben bu vadiye başka bir günde gelmiştim. Muskat’tan özel araçla yaklaşık 2-2,5 saatte buraya varabilirsiniz. Çöl ortasında böylesine doğa güzelliklerini görmek elbet ki etkileyici oluyor. Sanırım fotoğraflar ortamın güzelliğini anlatmaya yetiyordur.


Nizwa
Umman’ın neredeyse her şehrinde haftada bir yapılan pazarlar oluyor. Bu pazarlarda deveden, keçiye, pirinçten bıçağa kadar her şey bulunabiliyor. Hem de en doğal şekliyle. Pazarcılar genelde köylerden gelenler oldukları için fotoğrafik açıdan kesinlikle etkileyici bir ortam. Ben Ibra şehrinde bir pazara denk geldim ama maalesef orada fotoğraf çekmek yasaktı. Kadınlara yönelik bir pazar olduğu için böyle bir kural vardı ve ben de kurala uydum. Olur ya Umman’ı geniş zamanda gezecek ve şehirlere uğrayacaksanız yerel birinden hangi şehirde hangi gün pazar kurulduğunu muhakkak öğrenin.
Diğer şehirlerde olduğu gibi burada da bir çarşı var. Ama yine beni pek tatmin etmedi çünkü satılan şeylerin çoğu Çin malı, kalitesiz ürünler. Nizwa’da ziyaret edilecek en güzel yer Nizwa Kalesi. Her ne kadar restore edilmiş olsa da içeriyi gezince tarihdeymiş gibi hissediyorsunuz. Bence görülmeyi hakediyor.

Nizwa Kalesi 17.yy’da Sultan Bin Said Al Yaruba tarafından yaptırılmış ve yapımı 12 yıl sürmüş. Kalenin en dikkat çekici yanı 40 metre yüksekliğindeki yuvarlak kulesi. Bu kuleye çıkıp şehir manzarasını izleyebiliyorsunuz. Kaleyi gezerken ben çok keyif almıştım. Geniş zaman ayırın derim.

Bu gezilerimi bitirip başkent Muskat’a geri döndüm. Ertesi gün Dubai’ye otobüsle geçtim. Her gün direkt Dubai’ye otobüsler var. Sınır geçişlerinde 1-2 saat beklenebildiği için yol biraz sıkıcı geçiyor ama yine de çok kötü değil.
Sonraki gezi yazılarında görüşmek üzere.