
Bartın Karadeniz’de yer alan Türkiye’nin en küçük şehirlerden biridir. Dağlarının etrafı yükseklikleri 2000m’yi geçmeyen ormanlarla kaplıdır ve yeşilin her tonunun hâkim olduğu kıyıları ve yaylaları ile bilinir. Şehrin %40’ı ormanlarla kaplı olduğundan doğallığın hala hakimiyet sürdürdüğünü söyleyebiliriz. Doğa yürüyüşünü sevenler için Bartın’a gitmelerini ve oradaki havayı solumalarını tavsiye ederiz.
Çevresindeki dağların ve yaylaların bu kadar yeşil olmasının bir nedeni ise oranın bol yağışlı iklimidir. Deniz ve akarsularında balık çeşidi fazladır bu yüzden de o bölgede balıkçılık gelişmiştir. Ayrıca, verimli topraklara sahip olan Bartın, bölgedeki ekonominin de gelişmesine büyük ölçüde katkı sağlamıştır
Bartın’ın en önemli akarsuyu Parthenios adı ile anılan ve kente adını veren Bartın Irmağı’dır.
Burası, üzerinde 500 tonluk gemilerle Karadeniz’den kente kadar ulaşım yapılabilen tek akarsu olma özelliğini taşıyor.
Buraya gelmişken tekne turu yapmaya ve güzel bir deneyim yaşamaya ne dersiniz?
Güzel plajlara da ev sahipliği yapan Bartın, 2-3 katlı evleriyle de meşhurdur. Bartın evleri, günümüze kadar gelen tarihi güzelliklerdir. Eskiden, yıkılma ile karşı karşıya kalsalar da güzelliğinden ve değerinden bir şey kaybetmemiş, aksine çoğu kişinin görmek isteyeceği bir yer haline gelmiştir.
Burayı ziyaret eden turistlerin almadan dönmeyecekleri şey ise tel kırmalardır. Bartın işi olarak bilinir ve zamanla o yörenin sanat anlayışı haline gelmiştir. Tül ve gözenekleri sayılabilen yöresel kumaşlara işlenerek yapılır. Genelde gümüş, altın ve bakır renkli teller tercih edilir. Teller, iğne ile kasnağa gerilmiş kumaşa işlenir. Özel süslemeler veya çeyiz için yapılan el işi sanatı olarak bilinir ve insanlar tarafından büyük bir ilgi görür.
Son olarak gitmenizi tavsiye edeceğimiz yerlerden biri de Ulukaya şelalesidir. Şelale Bartın’ın Ulus ilçesinde bulunur ve Ulus Çayı’nı oluşturur. Döküldüğü havzada yer alan kanyonun uzunluğunun yaklaşık 1km olduğu söylenmektedir. Kanyon bölgesinde su semenderleri, su yılanları, kayabalığı ve alabalık gibi farklı canlı türleri yaşar.
Ziyaretçilerin şelaleyi daha yakından görebilmeleri için 1962 yılında yarım tünel şeklinde yol açma çalışması başlamıştır. Bu çalışma 2 sene boyunca sürmüş ve dinamit kullanımıyla kayalar parçalanmıştır.
Şelale civarında yerleşim yeri bulunmasa da yeme içme yerleri mevcuttur. Fotoğraf çekmeyi sevenler için gidilmesi gereken yerler arasındadır.
Güzelliği ile ön plana çıkan Ulukaya Şelalesi hakkında bir efsane vardır. Halk arasında ‘aşk acısını dindiren şelale’ olarak bilinir. Hikayesi ise şöyledir;
Eskiden bu bölgede yaşayan uzun boylu, iri yapılı delikanlı Selamnos ormanda karşılaştığı Hera’ya aşık olur. Birlikte vakit geçirip sevdalarını yaşayan gençler, kızın ailesi evliliğe karşı çıkmasına aldırış etmeden evlenirler. İlk birkaç sene mutlu yaşayan çiftlerin mutluluğu Selamnos’un aniden sebebi bilinmeyen bir hastalığa yakalanmasıyla bozulur. Bu hastalık onu zayıflatmış ve çirkinleşmesine sebep olmuştur. Hera bu durum karşısında sevdiği adamdan soğumuş, üstelik ondan nefret etmeye başlamıştır. Bu duruma katlanamayan Selamnos bir gün Ulukaya’nın zirvesine çıkıp sevdiği kadının adını haykırarak kendini boşluğu bırakır. Aşk tanrısı Eros, Selamnos’un böyle bir acı çekmesini istemediği için onun bedenini toprağa düştüğü an şelaleye dönüştürür ve suyu kutsar. Efsaneye göre; bu şelaleyi ziyarete gelenler suyundan içerse, mendillerini ıslatırsa ya da yüzlerini yıkarlarsa Selamnos’un acılarının dindiği ve aşk acısı çekenlerinde bu acıdan kurtuldukları söylenir.
Tüm bu güzellikleri görüp, efsanenin geçtiği şelaleyi ziyaret etmek istemez misiniz? Çevrede bulunan Bartın otellerinde birkaç gün vakit geçirmek eminiz ki size çok iyi gelecektir!