10’dan geri sayım yapıp son iki yıla  baktığınızda kabul edin hayalleriniz çok ama çok başkaydı. Belki barista kurslarına gidecek, İtalyan mutfağının derinliklerinde kaybolacaktınız. Onun yerine evinizdeki koşullarla “yeni normal” kavramına kadar yaşama, şimdilerde ise normalleşmeye çalıştınız.

Tuna Bayık ülkemizin cennet koylarını sizler için derledi. Ve hala geç değil yılın son periyodu bu gezi için fazlasıyla ideal.

İşte yeni normalde ülkemizin eşsiz koyları, en güzel güneş, en güzel kumları.

Nefes kesen manzarasıyla Kabak – 36°27’46″N 29°7’40″E

Tatil köyü Ölüdeniz’e yaklaşık 25 kilometre mesafede, sırt çantalı gezginler, yogiler ve doğa meraklılarının uğrak yeri olan bohem Kabak köyünü görmeden gezgin olunmaz.

Bu cennet vatanın en görülmesi gereken noktalardan birinde 30 dakika daha yürüyerek Kabak Plajı’na inen sarp patikada bulacaksınız kendinizi.

Çam ormanları ve dağlarla çevrili bu yarım ay koyuna sadece bu patikaya inerek ulaşılabileceği bilgisini vereyim ancak sabrın sonu selamet, Dünyanın en güzel plajlarından biri çabalarınız ardından sizi bekliyor.

Kabak Plajı’nın çakıl ve beyaz kumlarında, çoğunlukla Likya Yolu boyunca seyahat eden yerliler ve sırt çantalı gezginlerle sakinlik ve sağlığı bulacaksınız.

Size bozulmamış doğanın sesini dinleten ve durgunluğu bir manzara olarak sunan Kabak Koyu Plaj barlarından birinden bir meyve suyu veya bir bira ile güneşten kaçmak için bazı alanlar dışında yanınızda sevdikleriniz ve kitaplarınız olmalı.

Akdeniz’in eşsiz suları içinde sizleri bekleyen kaplumbağalara ise hazırlıklı olun!

Ölüdeniz – 36° 32´ 57.5952″

80lerin başına kadar hippilerin uğrak yeri, salaşlık merkezi lagün şimdilerde Avrupa’nın en iyi fotoğraf veren noktalarından bir tanesi.

Binlerce yıldır medeniyetlerin kurulduğu Ege ve Akdeniz’i buluşturan koy sırtına aldığı Babadağ ile son derece gururlu ve dikkat çekici.

Dahası deniz kulağı adıyla bilinen lagün oluşumu nedeniyle bir göl kadar hareketsiz bir cam kadar berrak olma özelliğiyle Likyalılardan beri insanoğlunun gözbebeği.

Likyalıların ışık ve güneş diyarı dediği Ölüdeniz‘in tertemizliğinin nedeni ise kaynak sularının değişken tuz oranının yarattığı sirkülasyon.

Bu bilgiler suyun kaldırma kuvvetini değiştirmiyor bence hemen yüzün ve güneşin tarihten bu yana en güzel göründüğü cennet koyun tadını çıkartın.

Patara – 36° 15´ 41.5008″

Türkiye’nin en uzun plajını görmeden bu ülkeyi tanıyorum dememek lazım. 18 km.lik uzunluğu ile Likyalılardan kalma eserleri görerek ulaşacağınız Patara’ya ulaşmadan şu kadim bilgileri paylaşmak istedim.

Likya Birliği’nin oy hakkına sahip 16 şehrinden biri olan Patara, Büyük İskender’in kuşattığı kentler arasında.

Mitolojik öykülerde Patara’yı su perisi Lykia ile birlikte Apollon’un oğlu Paturus’un kurduğu söyleniyor ama tek dedikodu bu değil ayrıca Noel Baba olarak bilinen Saint Nicholas’ın da Pataralı olduğu söyleniyor. Romalılar döneminde önemli bir ticaret merkezi olan Patara, Bizanslılar döneminde de bu önemini sürdürmüş. Patara Antik Kenti’nin sahilinde yer alan Patara Plajı, tarihi ve kültürel mirasıyla ziyaretçilerine muhteşem bir deneyim sunuyor.

Denizin en güzel renklerini barındıran plaj kum tepeleriyle de adeta safari keyfine götürüyor ziyaretçilerini.

Afilli ismi Patara olsa da yerlilerin Gelemiş dediği beldenin acıktıran doğası lezzetli pidesiyle taçlandırılıyor.

Saklı Cennet Göbün Koyu – 36 38’34″N 28 53’35” E

Turkuaz rengindeki suyun derinliklerinde tarihi yapıların belirdiği, tropik ada misali bir yer Göbün Koyu. Göcek koyları içerisinde en korunaklı koy olan Göbün Koyu, Domuz Adası’nın güneyinde yer alıyor. Girişi bir hayli dar olan koyun çevresi çam ve zeytin ağaçlarıyla süslü.

Rüzgarın buraya pek uğradığı yok. Koyun girişi o kadar dar ki, dikkatli bakılmadığı sürece uzaktan seçebilmek oldukça güç. Batı kısmı ise tamamen sığlık. İşte tam da bu sığlık alanda, sualtı antik kalıntılar yer alıyor. Yapılan araştırmalar bu kalıntıların bir kısmının geç Bizans dönemine ait yapılar, bir kısmının ise Rum evleri olduğunu gösteriyor.

Göbün Koyu’nda yerleşim yasak. Demir atılacak tek yer ise girişte sancakta kalan tepenin iç kısmı. Küçük bir rıhtım da yer alıyor burada. Girişin hemen karşı tarafında ise küçük bir restoran bulunuyor.

Tersane Adası – 36 40’29″N 28 54’54” E

25 yat alabilecek bir iskeleye sahip Tersane Adası havasıyla o kadar etkileyici ki eşsiz mezeler eşliğinde keyfin en üst seviyeye çıkması kaçınılmaz

Boynuz Bükü – 36 42’39″N 28 53’40” E

Boynuzbükü‘nün 15 yatın demirleyebileceği yeri var. Yacht Mola Restaurant tipik Akdeniz yemekleriyle sağlıklı spesiyaliteler yiyebilirsiniz.

Fethiye’nin mavi sularını keşfetmek isteyen tatilcilerin en çok tercih ettiği noktalardan biri olan eşsiz koy kişiyi şair yapabilmektedir.

Sarsala Koyu – 36 39’24″N 28 51’24” E

Dinlendirici kelimesinin sözlük karşılığı eşsiz koy, iskelelerine demirleyebileceğiniz ve demlenirken aşık olacağınız güzelliği ziyaretçilerine sunuyor.

Küçük iskelesi, korunaklı yapısı ve dingin suları ile Muğla’nın Dalaman ilçesine yaklaşık 15 kilometre uzaklıkta yer alan bir koy olan Sarsala, bozulmamış doğası ve masmavi deniziyle cenneti andıran bir görünüme sahip. İlk gördüğünüz anda güzelliğinin etkisi altına gireceğiniz bu muhteşem koyun berrak sularına dalıp, balıklarla yüzmenin keyfini çıkarın.

Taşkaya Koyu – 36 41’43″N 28 51’51” E

Bu koya, Ünlü ressam Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun isminin verilmesinin mutlaka bir hikayesi olmalı değil mi? Evet, ben de öyle düşünüp hemen araştırmalarıma başladım.

Bu koyun adı 1974 yılına kadar Taşkaya Koyu olarak kalsa da Bedri Rahmi Eyüpoğlu, Göcek’e yolculuk yaparken koyun yamacındaki bir kayaya balık resmi çizmiş. Bu resmin büyüklüğü ile koyun girişinden bile görülmesi, dikkatli incelendiğinde içinde 6 farklı hayvanın tasvir edildiğinin fark edilmesi turistlerin koya olan ilgisini arttırmış. Bunun üzerine koya, 1974 yılında, Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun adı verilmiş.

Doğal güzelliğiyle dikkatleri üzerine çeken bu koy, çam ve zeytin ağaçları, gizli kalmış kaya mezarları ve ahşap iskelesiyle kültür turu yapmak isteyenler için de ideal bir yer olma özelliği taşıyor. Göcek’in en büyüleyici noktalarından biri olan Bedri Rahmi Eyüpoğlu Koyu’nda bir de küçük iskele, iskelenin arkasında ise yeşillikler arasında bir restoran bulunuyor.

1 Yorum

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu girin
Lütfen adınızı girin