1 milyarı aşkın nüfusu, fakirliği, zenginliği, özgün mutfağı, cıvıl cıvıl müzikleri ve karmaşasıyla içinde kaybolacağınız rengarenk büyülü bir dünya Hindistan.
Her köşesinde Hindu, Müslüman ve İngiliz imparatorluklarının izlerini taşıyan, tütsü kokusunun baharat kokusuna karıştığı Hindistan'ın başkenti Delhi, her gezginin bir gün mutlaka gitmek istediği ve birbirinden renkli detayları keşfedebileceği unutulmaz bir yerdir.
Delhi'yi keşfetmeye Ulusal Müze ile başlayabilirsiniz. Hindu tarihini merak ediyorsanız İndus Vadisi Uygarlığı, Maurya ve Vijayanagar İmparatorluğu’ndan kalma tarihi eserler ile Budist Galerisi muhakkak ilginizi çekecektir. Ancak genel olarak Hindistan turlarında izlenen klasik rota, “Altın Üçgen” ismi verilen ve Delhi-Agra-Jaipur bölgelerini kapsayan rotadır. Eğer vaktiniz varsa bu rotaya terkedilmiş Fatehpur Sikri şehrini de eklemeniz önerilir.
Yamuna adı verilen nehrin kıyısındaki, her din ve ırktan insanın yaşadığı Delhi turunda, Hindu izlerinden Müslüman adetlerine ve Avrupa’nın izlerine kadar, her şeyi bir arada görmek mümkündür. Renklerin birbiriyle yarıştığı baharat pazarlarının yanı sıra Dariba Kolan’daki mücevherciler mahallesine veya dünyaca ünlü markaları barındıran büyük mağazalara uğrayabilirsiniz.
Hindistan denince akla gelen en önemli sembol kuşkusuz Taj Mahal'dir. Sadece Taj Mahal'i görmek için dünyanın dört bir yanından sayısız gezgin Agra şehrine akın eder. Taj Mahal dışında, Agra'da görülmesi gereken pek çok yapı bulunur. Babür İmparatorluğu'ndan kalma kale ve mozoleler ile ‘chowk’ denen pazar yerleri, bu enteresan şehrin diğer turistik bölgeleri arasında yer alır.
Birden fazla dine son derece hoşgörüyle ev sahipliği yapan Hindistan'da, tapınaklar saymakla bitmez. Bunların arasında göze en fazla çarpanı ise Bahai Lotus Tapınağıdır. 80'li yılların ortalarında yapılmış olan bu tapınak her dinden insana açıktır. Burası, belli bir din gözetmeden herkesin dua edebileceği ve meditasyon yapıp açık havada dinlenebileceği huzur dolu bir yerdir.
Renklerin, karmaşanın ve muhteşem mimariye sahip sarayların şehri Jaipur, Hindistan turunuzun olmazsa olmaz duraklarından biri olacaktır. Zira bu muhteşem şehir; tarihi, gösterişi, eskiyi ve yeniyi harmanlayarak karşılar ziyaretçilerini. City Palace saray kompleksi, eski kraliyet ailesinin yaşadığı yer olarak geçmiştir kitaplara. Ayrıca içerisinde iki küçük saray daha bulunur. Bu küçük saraylardan biri olan Mubarak Mahal; İslam ve Avrupa mimarisinden ilham alınarak tasarlanmıştır. Günümüzde ziyaretçilerini müze olarak kabul eden bu sarayda kraliyet ailesinin göz alıcı kıyafetlerini yakından görmeniz mümkündür.
Hinduizm’in yedi kutsal şehrinden biri Varanasi kuşkusuz Hindistan turunun en can alıcı, en merak edilen ve en şaşırtıcı durağıdır. Hinduların kutsal sularda yıkanmak veya ölülerini yakmak için geldiği Ganj Nehri, Hindu inancına göre doğum ve ölüm döngüsünü tamamlama gücünü sunar. Nehir kıyısından kiralayabileceğiniz gezi tekneleri ile birbirinden ilginç seremonilere tanıklık edebilirsiniz.
Eğer şanslıysanız Hindistan'da bir düğüne denk geldiğinizde bu göz alıcı renk cümbüşünün sadece geçmişte değil günümüzde de devam ettiğini görebilirsiniz. Zira düğün törenleri Hindistan'da çok önemlidir. Evlilik teklifini kız tarafı yapar ve tören öncesi damada kına gecesi düzenlenir. Kız tarafı için de büyük önem taşıyan kına sadece düğünlerde değil sokak sanatçılarının tezgahında da hayat bulur.
