Hem seyahat etmeyi hem de yemek yemeyi seven her Türk gezgini, henüz gerçekleştirmeye fırsat bulamamış da olsa, en az bir kere “Hatay’a künefe yemeye gidelim” muhabbetini yapmıştır. Hatay demek künefe demek, Hayat demek kebap demek, Hatay lezzet başkenti demektir. Ancak aynı zamanda Tadı Damağınızda Kalacak Bir Şehir: Hatay dolu dolu bir tarih, çok kültürlü yaşam biçimleri ve muhteşem doğa güzellikleri de demektir. Hatay – Lezzetleri, gezilecek yerler ile bir araya geldiğinde karşınızda eşsiz bir güzellik belirir.
Ülkenin Güney’deki Son Tacı
Ana vatana 1939 yılında katılan Hatay, ülkemizin en güney ucunda konumlanan sıcacık bir kent. Avlulu evleri, tarihi yapıları, mozaikleri, taş sokakları, yeşili ve mavisiyle, seyahatseverlerin görmeden geçmemesi gereken yerler listesinin asli üyelerinden. Dünyanın ikinci büyük mozaik müzesi olarak bilinen Hatay Arkeoloji Müzesi, mozaik ve sikke koleksiyonlarının yanında, Hitit, Hellenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait eserleriyle de öne çıkıyor. Tarihin ilk kiliselerinden biri olarak kabul edilen St. Pierre Kilisesi de yine Hatay ili sınırları içinde yer alıyor. Gizli tünellerden, tarihin sır dolu sayfalarından hoşlananlar bu kiliseyi gördüklerinde derin bir heyecana kapılabilir.
Hatay’ın merkez ilçesi konumunda yer alan Antakya ise labirenti andıran dar sokakları ve taş yapılarıyla sizi farklı bir zaman dilimine götürüyor. İç içe geçmiş sokaklara adımınızı attığınız andan itibaren hissetmeye başladığınız yön duygusunu hiçe sayan yürüme isteğine karşı koyamayacaksınız. Sonra ver elini kaybolmanın dayanılmaz hafifliği… Dikkat edin; yürüyüş sırasında karşınıza çıkan restore edilmiş eski Antakya evlerinin renkleri ve güzelliği nefesinizi kesebilir!
Hatay gezisine çıkmaya karar verdiğinizde duraklarınızdan birini de Samandağ ilçesi ve Titur Tüneli’ne ayırın. Anadolu’nun ilk camisi olarak bilinen Habibi-Neccar Cami ile Ulu Cami, Kanuni Sultan Süleyman Kervansaray’ı, bağımsız Hatay Devleti’ne ait Meclis Binası da görülmeye değer diğer önemli mekanlardan. Doğayla iç içe olmayı seven seyahatçi ruhlar Hatay’a geldiğinde, ormanın bağrından kopan Karlısu Beldesi’ne, organik tarımın kol gezdiği Ermeni köyü olarak bilinen Vakıflı Köyü’ne ve elbete şelale cenneti Harbiye’ye uğramadan geçmemeli. Unutmayın ki yakıcı bir yaz günü, gürül gürül akan bir şelalenin altında balık yemek her gezgine nasip olmaz!
Sıra geldi alışverişe! Uzun Çarşı, Hatay’ın en büyük ve turistik çarşısı. İçinde ne ararsanız var. Bakırcıdan ayakkabıcıya, peynirciden künefeciye, baharatçıya kadar pek çok farklı alanda satış yapan dükkanlardan istediğiniz hemen her şeyi bulmanız mümkün. Uzun Çarşı, yöresel ürünler konusunda da hayli zengin bir portföye sahip.
Hatay Deyince Mutfak, Mutfak Deyince Hatay
Hatay’a ayak bastığınız andan itibaren, şehri saran peynirli künefe kokusu hemen midenizi kazımaya başlıyor. Üstüne bir de Hatay insanının yemekleri detaylandırma şevki ile yemeğe bakış açısındaki seramonik hava eklendi mi, gezi boyunca ruhunuzun bir yarısını komple yemeğe adıyorsunuz. Peyniri içinde, dumanı üstünde künefe, tepsi kebabı, taş kadayıf, Antakya böreği, Hatay çöreği derken kendinizi engin bir yemek kültürünün tam ortasında bulabilirsiniz.
Güne, Hatay’ın en yeşil noktalarından olan Çınartepe’de başlayabilirsiniz. Burada, tuzlu yoğurtlu, katıklı ekmek, şam oruğu ve kiremitte kaşarlı yumurta eşliğinde tarihi bir kahvaltıyı gözünün yaşına bakmadan mideye indirmeniz mümkün. Ardından bu güzel kentin tadını çıkarmaya devam edin. Ta ki yemek vakti gelip çatana kadar. Bu noktada tercihinizi tepsi kebabından yana kullanabilirsiniz. Sıra künefeye geldiğinde ise misafirlerini Çınaraltı’nda ağırlayan Çınaraltı Künefecisi Yusuf Usta’nın Yeri’ni deneyebilirsiniz. Közde pişen künefenin tadına bakınca pişman olmayacaksınız! Eğer künefeye alternatif bir tatlı arayışı içine girdiyseniz o zaman da taş kadayıfın tadına bakmanızı öneririz. Bunun için şehir merkezinde, bulması kolay bir noktada konumlanan Seçkin Tatlı, iyi bir seçim olabilir.