
İş hayatının stresini atmak için fırsat kovalıyor ancak pandemi dolayısıyla yurtdışı planı yapamıyor ama en azından hafta sonu için kaçamak yapmak istiyorsanız burası tam size göre!
Bu yazımla sizi, ülkemizin tabiat harikası Yedigöller’e mini bir seyahate çıkarıyorum.
Kemerlerinizi takın ve muhteşem manzaralar için kendinizi hazırlayın!
Abartmıyorum stresten uzaklaşıp, ciğerleri oksijen bombardımanına tutmak için Yedigöller biçilmiş kaftan! Yedigöller’e gitmediyseniz, şimdi tam zamanı! Çünkü özellikle Nisan ve Ekim aylarında doğa kendini yenilerken, sizin tek yapmanız gereken oradaki renk dönüşümünü seyretmek…
Tam bir tabiat harikası, tam bir renk cümbüşü!
Yedigöller Nerededir?
Gelelim biraz buranın tarihine…Bolu’ya bağlı Yedigöller Havzası, 1965 yılında milli park statüsüne geçmiş. 1642 hektarlık alanda kurulu bu milli parkta, adı üstünde tam yedi göl bulunuyor. Kayan kaya parçalarının vadiyi kapatmasıyla oluşan kuzeyden güneye 1500 metre mesafe ile sıralanmış bu heyelan gölleri sırasıyla Sazlıgöl, İncegöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl, Seringöl.
Bu göller iki plato üzerinde ve 100 metre yükselti ile sıralanmışlar
Eğer tabelasını görmezseniz, bir gölden diğerine geçtiğinizi anlamayabilirsiniz bile…
Göllerin adı ise resmen kendi kimliğini yansıtıyor
Mesela Sazlıgöl sazlıklardan oluşuyor, Kurugöl ise Nazlıgöl’den sızan su birikintisiyle doluyor ve yılın çoğu zamanı kurak…
En büyük göl adı üstünde Büyükgöl.. Bu gölün başka bir özelliği ise, 1969 yılında kurulan ülkemizin ilk alabalık üretme istasyonu olması.
Bu doğa harikası parkta ayrıca; gürgen, akçaağaç, meşe, sarı ve yeşil çam, kızılağaç gibi ağaçlar, ayı, domuz, geyik gibi hayvanlar ve yüzün üstünde kuş türü var.
Yedigöller’e Nasıl Gidilir?
Yedigöller’e nasıl gidilir, ne yenir ne içilir, nereleri gezilir, nerede kalınır diyorsanız hepsinin cevabı bu yazıda, endişeye mahal yok. Yedigöller, Bolu’nun 42 km kuzeyinde ve Zonguldak’ın güneyinde yer alıyor. Milli Parka Ankara-İstanbul karayolunun 152. kilometresindeki Yeniçağa ve 190. kilometresindeki Bolu’dan kuzeye ayrılan yollarla ulaşılır. Eğer İstanbul’dan geliyorsanız, Anadolu otobanının Bolu Batı çıkışından çıkmanız gerekiyor. Zaten Yedigöller tabelasını batı çıkışında göreceksiniz. Bolu şehir merkezinden geçtikten sonra, 42 kilometrelik Yedigöller dağ yolunu takip edeceksiniz. Dağ yolu bazı yerlerinde stabilize ve genel olarak kıvrılarak ilerliyorsunuz. Kışın kar nedeniyle dağ yolu ulaşıma kapalı olabildiğinden, Yeniçağa–Mengen–Yazıcık veya Devrek- Yazıcık üzerinden Yedigöller’e gidebilirsiniz. Giderken geçtiğiniz yerler o kadar zevkli ki yolun bitmesini hiç istemeyeceksiniz. Ağaçların içerisinden süzülerek kıvrımlarla ilerliyor, her bir tabiat olayına bizzat şahit olabiliyorsunuz.
Yedigöller’de Nerede Kalınır?
Yedigöller’de konaklama için iki alternatifiniz var: Birincisi çadır kurmak, bir diğeri ise tesiste bulunan bungalov evler.
Eğer Orman Bakanlığı’na bağlı bungalov evlerde kalacaksanız, hafta sonları kalabalık olduğunu düşünerek rezervasyonunuzu önceden yaptırmayı unutmayın. Ama kesinlikle benim gönlüm burada çadır kurmaktan yana.
Parkta çoğu yere çadır kurabiliyorsunuz yani alanınız kısıtlı değil. Ormanlık alan olduğu için gündüzle gece arasında ısı farkı çok fazla. Doğru ve kalın ekipmanla gelmeniz şart. Kamp alanının gecelik ücreti 34 TL. Telefon ise her yerde çekmiyor.
Yedigöller’de Ne Yapmalı?
Yedigöller Milli Parkı içerisindeki Kapankaya Manzara Seyir Yerine çıkılarak gölleri ve eşsiz peyzaj güzelliklerini görmek mümkün. Bu güzergâh üzerinde bir de anıt ağaç bulunuyor.
Yürüyüş parkurları ise enfes…
Renk cümbüşünün içerisinde saatlerce yürüyebilir, doğada kendinizi dinleyebilirsiniz
Sessiz ve sakin bünyesi, güzel manzaraları, değişik arazi şekilleri, şelaleleri, çeşitli cinste bitki ve ağaçlarla süslü yamaçlarıyla Yedigöller tek kelimeyle enfes!
Dilerseniz burada bulunan masalarda piknik yapabilir veyahut kartpostallık görüntüleri de fotoğraflayabilirsiniz.
İnstagrama #huzur hashtagiyle fotoğraf atıp konu komşuyu kıskandırmaksa tam anlamıyla serbest.
Size bir de tavsiye, Yedigöller’e giderken mutlaka yağmura karşı hazırlıklı olun. Yanınıza şemsiye alın ya da yağmurluk ve şapka…(Çünkü aniden yağmur bastırabiliyor)
Park içerisinde bir de Dilek Çeşmesi denilen bir yer var. Yerel inanışa göre pınarın birinci gözü çocuk, ikincisi şöhret, üçüncüsü huzur, dördüncüsü para, beşincisi mutluluk, altıncısı aşk ve yedincisi ise sağlığı simgeliyor. Eğer dilek tutar ve bu çeşmede yan yana yedi musluktan da su içerseniz dileğiniz gerçek oluyormuş. Denemekten zarar gelmez diyerek sizde geleneğe uyup dileğinizi tutun.
Hepimizin dileklerinin kabul olması dileğiyle, seyahatle kalın…
İnstagram: songullyasar
https://instagram.com/songullyasar?igshid=qw86vsroba6g
Blog adresi: http://blog.milliyet.com.tr/songullyasar