
Hayatımız hep birilerini beklemekle geçer aslında ve bu yüzden çoğu planımızı ertelemek veya iptal etmek zorunda kalırız. Ne zaman ki hayatın ertelenemeyecek kadar kısa olduğunu farkettim o zaman benim hikayem başladı.
Bu adımı atmadan önce kadın olarak tek başına gezmenin ne kadar zor olduğunu söyleyen yazılar okudum. Sonra bir slogan çıktı karşıma “Yol açık, yola çık”. Bir cesaret getirdi bu söz bana. Bakış açımı değiştirerek biraz da cesaret veren yazılar okumaya devam ettim. Sonrasında ya hep ya hiç dedim ve çat pat İngilizcem ile tek başıma “Kadın başıma” Barcelona biletimi aldım.
Derin bir araştırmaya girerek Barcelona hakkında bilgiler topladım. Şöyle bir liste oluşturdum ve bunu da paylaşmak istedim ki belki bu da birilerine yardımcı olur.
- Nereye gidilir?
- La sagrada famillia
- Casa batllo
- Parc güell
- Casa mila
- Font magica
- Picasso müzesi vb.
- Nerede kalınır?
- Otel
- Hostel
- Kiralık ev veya oda
- Nasıl gidilir?
- Aeurobus
- Tren
- Metro
- Hop on hop off
- Taksi
- Bisiklet
- Ne alınır?
- Gaudi tarzı süsler
- Katalan eşekli hediyeler
- Barcelona taraftar ürünleri
- Flamenko süsleri
- Neler yenir, neler içilir?
- Paella
- Tapas
- Escalivada
- Churros
- Tortilla de patatas
- Gazpacho
- Cava
- Sangria
Aralık ayına inat bol güneşli bir Barcelona sabahı, maceram başladı. Yaptığım detaylı araştırmalar sonucunda çıkardığım listemle, Barcelona sokakları beni bekliyordu. Bir elimde not defterim, diğer elimde selfie çubuğum ve omuzumda sırt çantamla Barcelona’nın kadın Kristof Kolomb’u olarak sokaklarını keşfetmeye başladım.
Yolculuk beni acıktırdığı için ilk işim sokak lezzetlerinin tadına varmak oldu. Mercat De La Boquearia’ da yüzlerce meyve, sebze, balık çeşitlerinin bulunduğu tezgahlarda mutlaka kendi damak zevkinize uygun lezzetleri siz de bulabilirsiniz.
Sonraki adımım tarih ve sanat dolu mekanları ve sokakları gezmek oldu. Yolculuğa çıkmadan önce yapmış olduğum araştırmalar bu noktada çok işime yaradı. Bu sayede önceden yaptırdığım, ziyaret edilecek yerlerin rezervasyonları uzun kuyruklar beklememe engel olarak kısıtlı vaktimi en verimli şekilde değerlendirmemi sağladı.
Öncelikle kaybolmaktan korktuğum sokaklarda yeni yerleri ve farklı kültürden insanları keşfetmek paha biçilemez bir hissiyattı. Bu yolculukta bir kadın olarak cesaretli bir adım atmadan korkularımla yüzleşemeyeceğimi anladım. Örneğin; sokaklardaki hırsızlık faktörü göz ardı edilemeyecek bir şeydi. Bu konuda verebileceğim bir tavsiye ise; yüklü miktar para ile dolaşmamanız ve bir ipli boyun cüzdanı kullanmanız olabilir. “Yeterli İngilizcem yok.” Korkusunu da bir kenara bırakmalısınız çünkü onların da ana dilleri İngilizce değil ve bu bir insanla anlaşabilmeniz için tek kriter de değil. Ben bunu da orada öğrendim.
Kısacası; kadın, erkek olmak; genç, yaşlı olmak; dil bilip bilmemek; yalnız ya da kalabalık olmak hiç biri maceralara atılmanıza, seyahatlere çıkmanıza engel değildir. Yeter ki cesaretinizi kaybetmeyin
pamukkprensess