
Kuzeybatı İtalya’da yer alan, Lombardiya ‘nın en güzel şehirlerinden biri Mantova ve 2008’den beri de UNESCO Dünya Mirası listesinde.Tarihi çok eskiye dayanmakla birlikte, tam bir kültür ve sanat merkezi.Büyülü dememin nedeni ise, etrafındaki üç gölün, ve genelikle sonbahar,kış aylarında yer alan sis tabakasının, bu şehre verdiği romantik ve etkileyici o nefis atmosferi, unutulmaz manzarası.
Ulaşım
Mantova’ya, Milano’da bulunan üç havaalanından da rahatça ulaşım sağlayabilirsiniz.Trenitalia kullacaksanız online veya istastondaki gişelerden biletlerinizi temin edebilirsiniz.Bologna Havaalanı’nda seyrekte olsa otobus seferleri düzenlenmekte.Ayrıca Venedik Marco Polo Havalimanı’dan da tren ile direk ulaşım mümkün.Konumu itibariyle , diğer turistik büyük şehirlere yakın olması, ulaşım konusunda ziyaretçilerine kolaylık sağlıyor.Araç kiralamayı düşünenler de, bu yüzden pek zorlanmayacaktır.
Mutlaka Görülmesi Gereken Yerler
Castello di San Giorgo
Şehrin girişinde, etrafı göllerle çevrelenen, Mantova’nın simgesi haline gelmiş ve tarihi 1400 lü yıllara dayanan bir kale karşılıyor bizi.Bulunduğu konum nedeniyle, gözetleme kulesi olarak yapımı ve kullanımı planlansa da; sonradan, buraya uzun yıllar ev sahipliği yapacak olan Gonzaga ailesinin isteği üzerine yenileniyor.Dönemin ünlü mimarları ve ressamları bu çalışmada yer alıyor.
Palazzo Ducale
Binden fazla odası, uzun koridorları, geniş avlusu ve bahçeleriyle devasa bir saray karşımıza çıkıyor burada.Onüçüncü yüzyıldan bu zamana kadar ayakta kalan, tarihe tanıklık eden bu görkemli yapının duvarlarında ünlü sanatçıların imzasını taşıyan freskler yer alıyor.
Sarayın en ilgi cekici bölümü ise kuşkusuz “Camera Degli Sposi”. Gonzaga hanedanın, Mantegna’ ya resmettirdiği bu şahaser oda, bir bakıma ailenin güç, zenginlik ve ihtişamının göstergesi.
Palazzo Te
Çevresindeki doğa ile kusursuz bir uyum içinde olan Palazzo Te, öncesinde ahırların bulunduğu bir yer iken, Giulio Romano ‘nun müthiş yaratıcılığı, mimari zekası ve sanatçı ruhuyla adeta baştan yaratıldı.Öyle ki, sadece Gonzaga ailesinin beğenisini kazanmakla kalmayıp, Shakespeare tarafından “nadir İtalyan usta” olarak anıldı.Romano’nun şaheseri olan bu sarayda her biri farklı temaya sahip birçok salon ve oda yer alırken, bunlardan bazıları; seçkin konukların ağırlandığı Camera di Amore e Psiche, mimari resmin sınırlarının zorlandığı bir başyapıt olan Camera dei Giganti, dükün sahip olduğu atların boydan boya duvara tasvir edildiği Sala dei Cavalli, mitolojik sahnelerin yer aldığı Camera delle Metamorfosi’dır.
Basilica di Sant’Andrea
Burayı diğer katedrallardan ayıran bir özellik var, o da hikayesi. Efsaneye göre , İsa’yı çarmıha geren asker, yüzüne sıçrayan su ve kan karışımıyla görme probleminden kurtulur, ve karşısındakinin gerçektende tanrının oğlu olduğuna inanır. Onun kanıyla sulanmış topraktan bir parça alarak Mantova’ya gelir, ve bir sandığın içinde bazilikanın olduğu alana saklar.
Bugün hala, senede sadece bir gün, halka sergilenen bu kalıntının gerçekliği tartışılsada, heybetli ön cephesi ve yüksek kubbeleriyle Basilica di Sant’Andrea ziyaretçilerini zaten kendine hayran bırakmaktadır.
Ayrıca;
Mantua Cathedral,
Rotonda di San Lorenzo,
Palazzo D’arco,
San Sebastiaono şehrin mutlaka görülmesi gereken diğer önemli yapılarıdır.
Mutlaka Yemeniz Gerekenler
Mostarda: Meyvelerin hardalla işlenmiş hali.Yani tarif edecek olursak keskin, burun yakıcı lezzette reçeller.Genelde peynir ile birlikte tüketiliyor.
Tortelli di Zucca: Bal kabağı, acı badem kurabiyesi ve mostardanın karışımıyla hazırlanan dolgusu ile, gerçekten çok lezzetli bu bölgeye özgü makarna.
Luccio in Salsa: Şehrin etrafını saran göllerden avlanan balığının, kapari ,sebze şaraplarla kaynatılıp taylandırılmasıyla hazırlanan sos.Polenta ile tüketilir.
Sbrisolona : Bademli turta tadında, kolayca ufalanabilen bu yöreye özgü tipik hamur tatlısı.
Yemekten bahsetmişke;Piazza Sordello ve Piezza delle Erbe, zaten keşif rotanız üzerinde ve merkezde yer alıyor.Bu meydanlarda bolca cafe ve restoran bulunuyor, dinlenmek istediğinizde veya acıktığınızda, buralarda soluklanıp, karnınızı doyurabilirsiniz, fiyatlar hemen hemen her yerde benzerlik gösteriyor .
Aldous Huxley’in “dünyanın en romantik şehri”olarak nitelendirdiği bu kente mutlaka birkaç gününüzü ayırmanızı, gezi rotanıza ekleminizi tavsiye ediyorum.Eminim ki pişman olmayacaksınız.
(Bonus : Mutlaka bir gün batımında Mantova’yı, Castello di San Giorgo’nun önünde uzanan köprünün en sonundan izlemenizi şiddetle öneririm.Köprünün üzerindeki yaya yolunu takip ederseniz, yaklaşık bir iki dakika sonra karşı tarafa geçmiş olacaksınız.Ve tüm zerafetiyle Mantova, yani büyülü şehir masallardan fırlamışçasına önünüzde uzanacak.)
Sosyal medya hesapları
İnstagram @ddmtkmk
Facebook @ddmtkmk
Gerçekten çok faydalı bilgiler. Instagramdan da takip ettiğim üzere çok değerli bir blogger. Umarım hak ettiği değeri ileride yeterince alır 🙂
Bilgiler için teşekkürler 🙂 Harika bir rota oldu bize 🙂