
Rotamızı bugün Çanakkale’nin Bozcaada ilçesine çeviriyoruz. Yunanca ismi ile de Tenedos’a.
Türkiye’nin 3. büyük adası olan Bozcaada hem denizi ve koyları hem sokakları hem üzüm bağları ve şarapları hem ada sakinleri hem de ada ruhuyla bizi her defasında daha ayak basar basmaz içine çekiyor. Ve tekrar tekrar gelmek içinde teşvik ediyor. Aynı zamanda da Ege’nin en gözde rotalarından da birisi oluyor kendileri. O zaman hadi biraz adayı keşfedelim.
Çanakkale’nin Geyikli ilçesinden arabalı feribot ile yarım saatlik bir yolculuk sonrası muhteşem Bozcaada Kalesi bizi karşılıyor. Aynı zamanda Bozcaada Kalesine girerek gezme ve surlara çıkma şansıda bulabiliyoruz.
Feribottan indiğimizde adanın merkezine çıkıyoruz. Ada Türk Mahallesi ve Rum Mahallesi olmak üzere iki kısımdan oluşuyor. İki mahallede birbirinden güzel ada sakinlerine ve duvarlara ev sahipliği yapıyor. Ada halkının birbirlerine karşı olan saygısı kalabalık şehirlerde yaşayanlar olarak samimi ve içten bir şekilde bizi de içerisine çekiyor.
Adaya iner inmez geldiğimiz ve en sevdiğimiz noktalardan birisi Çınaraltı Cafe oluyor. Adaya inip biraz ilerlediğimizde merkezin birleşme noktasında mükemmel bir çınar altında oturarak kahvemizi yudumlayıp yol yorgunluğumuzu atabiliyoruz. Ve buranın en meşhur patlıcanlı böreğini yemeden de kalkmıyoruz.
Biraz dinlendikten sonra konaklama yerimize geçiyoruz. Konaklama seçeneği olarak merkezde birçok pansiyon ve butik otel bulunduğu gibi daha sakin konaklama yapmak isteyenler içinde merkez dışında butik oteller ve bağ evleri bulunuyor. Ayrıca kamp yapmak isteyenler içinde bir kamping alanı mevcut.
Bağ evleri daha sakin olmakla birlikte çoğunun bahçesinden kahvaltılarınız için mevsimine göre sebze ya da meyve getirebiliyorlar. Aynı zamanda tüm butik oteller ve bağ evlerinde kahvaltılarda Bozcaada bölgesine ait yöresel reçeller sunuluyor.
Konaklama yerimize geçip yerleştikten ve dinlendikten sonra biraz da merkezde gezme vakti başlıyor bizim için. Merkezdeki sokaklarda araç park etmek yasak olduğu ve araçlar giremediği için daha geniş ve rahat bir şekilde gezebilme şansı yakalıyoruz. Aynı zamanda sokakların çoğunda birbirinden güzel Cemil Onay imzalı resimlerin çizilmiş olduğu duvarlar bulunuyor. Bu da bu geziyi fotoğraf çekmek içinde mükemmel noktalardan birisi haline getiriyor. Hatta bazen fotoğraf çekmek için minik bekleyişlerimiz bile oluyor.
Adanın en meşhur ve simgesi haline gelen yerlerinden biri ‘Göz Kırpan Kız’ın resminin olduğu duvara ait. Adaya gelenlerin ilk tercih ettiği rotaların başında burası geliyor. Keza bizim içinde neredeyse her defasında bu şekilde oluyor.
Aynı zamanda neredeyse tüm sokaklarda ki rengârenk evlerde bizi cezbediyor. Ve sokakların asıl en güzel kısmı ise sokak hayvanları. Her sokak hayvanı için ada halkı tarafından evlerinin önlerinde yaşama alanı oluşturulmuş durumda.
Adanın merkezinde adada yetişen üzümlerden yapılan adaya özel şarap markalarının satış noktalarında tadım yapabiliyorsunuz. Eğer şarap seviyorsanız tadımda kesinlikle yapmalısınız. Adada üzüm bağlarına götüren ve üzüm toplamanızı sağlayan turlarda düzenleniyor. Aynı zamanda Bağ Bozumu zamanında adaya giderseniz de Bağ Bozumu festivallerine katılım sağlayabiliyorsunuz.
Eğer şarap sevmeyen biriyseniz ‘Ben kahvesiz asla yapamam.’ diyorsanız yine adanın tarzına yakışır şekilde birkaç tane kahve içebileceğiniz noktada bulunuyor. Bizim ilk tercihimiz içerisinde eski okul sıralarının bulunduğu, eski bir ambarı andıran ve kahve keyfinizi sokağa taşıyan Coffee Shelter oluyor.
Adanın diğer güzel kısımlarından biriside Ege’nin mükemmel denizi. Adada birçok denize girebilme noktası bulunuyor. Tercihinize göre ister işletmesi olan bir koyda denize girebiliyorsunuz. İsterseniz de sığ koylarda denize girebiliyorsunuz. Alabildiğine maviliklerde daha sakin denize girmek ve daha fazla koyu keşfedebilmek için biz genelde sığ koylarda denize girmeyi tercih ediyoruz. Ege’nin buz gibi sularında yenileniyoruz da diyebiliriz. Favori koyumuz ise Tuzburnu koyu.
Adaya her gidişimizde adanın tepesinde bulunan Polente Feneri’ne çıkarak güneşin batışını izlemeden asla dönmüyoruz. Adaya tatil yapmaya gelen herkesin en uğrak noktalarından birisi haline gelmiş olan Polente Feneri gün batımını izlemek ve yine muhteşem kareler yakalamak için şahane bir alanlardan birine ev sahipliği yapıyor.
Güneşi Polente Feneri’nde batırdıktan sonra akşam yemeği seçeneği olarak daha merkezden uzak restoranları seçebileceğiniz gibi Ege lezzetlerinin sunulduğu gündüzleri sakin ve boş akşamları kalabalık ama samimi barlar sokağı içerisinde ki mekânlardan birini de tercih edebilirsiniz. Bu seçeneklerin dışında ev yemekleri yapan küçük lokantalarda bulunuyor. Bizim uzak noktalarda ki tercihimiz Vahit’in Yeri olurken merkezde barlar sokağında ki Sandal’ı seçiyoruz. Hangi restorana gidersek gidelim Rum böreğini yemeden de dönmüyoruz.
Ada İle İlgili Notlar
- Ada içi ulaşım olarak kendi aracınız ile giderseniz daha fazla sığ koya gidebilme imkânı bulabilirsiniz ve adayı daha fazla keşfetme şansınızda bulunur. Ancak aracınız olmasa bile ada içerisinde bulunan taksiler ve belli koylara giden minibüsler ile gezebilme şansınızda bulunuyor.
- Adaya eğer aracınız ile gidecekseniz yanınıza almanız gereken şeylerin en başında kamp sandalyeleri geliyor. Eğer herhangi bir işletmesi olan koya gitmek istemiyor daha sakin sığ koylara ya da Polente Fener’ine gün batımını izlemeye gitmek istiyorsanız kamp sandalyenizi yanınızda götürmelisiniz. Aynı zamanda birçok koyda da deniz daha fazla taşlı olduğu için deniz ayakkabısı götürmenizde fayda var.
- Ada içerisinde birkaç tane market bulunuyor. Büyük market zincirleri olmaması nedeniyle çok spesifik bir şey aradığınızda bulamayabilirsiniz.
- Adada her yıl Bağ Bozumu ve Caz Festivali düzenleniyor. Tatil planlarınızı bu tarihlere göre ayarlayabilirsiniz.
Adadan Mutlaka Almanız Gerekenler
Merkezde bulunan yöresel pazarında kadınların el emeği olan reçellerini deneyimleyerek mutlaka almalısınız. Özellikle domates reçelini denemenizi tavsiye ediyorum.
Almadan gelmemeniz gereken en önemli şey ise haz. Adayı keşfettikçe de bu hazza varacaksınız.
İyi Tatiller J