Festivaller bir toplumun kültürünü anlamak için tarihine ve geleneklerine keyifli bir yolculuk yapmanızı sağlar. Kültür, din, müzik, yemek gibi çok çeşitli temaları kapsayabilirler. Milyonlarca insanı biraraya getiren festivaller hem yerel halkın hem de farklı ülkelerden gelen insanların hep beraber, bulundukları bölgeye özgü kültürel zenginlikleri keşfetmelerine yardımcı olur.
Seyahat etmek için dünyaca ünlü bir festival şehrini seçerek eğlenceli, özgün ve heyecan dolu bir tatil yaşayabilirsiniz. Birbirinden özel deneyimler yaşayabileceğiniz Kaçırılmayacak Festivalleriyle Ünlü 5 Özgün Şehir, dünyanın farklı bölgelerindeki şehirler, dans, müzik, keyif ve renklerin birlikteliği için ziyaretçilerini bekliyor.
1. Müziğin, dansın eğlencenin merkezi Rio de Janeiro
Rio Karnavalı için dünyanın en büyük açık hava partisi demek yanlış olmaz. Festivalin her günü samba eşliğinde sokaklara dökülen 2 milyondan fazla insan için eğlence hem caddelerde hem de gece kulüplerinde aralıksız devam ediyor. Festivali 24 saat boyunca devam eden blok partilerle kutlayan Rio de Janerio halkı, neşeleri ve enerjileriyle bu unutulmaz festivale en iyi şekilde ev sahipliği yapıyor.
Renkliliği dillere destan, görkemli bir şehir olan Rio’nun atmosferi aslında tüm yıl boyunca ziyaretçileri kendine çekmeyi başarıyor. Karnaval sırasında ise şehrin eğlenceli ve çılgın atmosferi, inanılmaz kostümler, özenle hazırlanmış platformlar, içinizi kıpır kıpır yapacak müzikler, tüm gece boyunca devam eden danslarla 4 gün boyunca başka hiçbir yerde yakalayamayacağınız bir enerji kaynağına dönüşüyor.
2. Ortaçağ şölenlerinin coşkusunu taşıyan Münih
Her yıl Eylül ayının ortalarında başlayıp Ekim ayı başına kadar devam eden Octoberfest, Münih’te düzenlenen dev bir festivaldir. Yapıldığı süre boyunca dünyanın farklı yerlerinden gelen 7 milyon insanın katıldığı festival, yaklaşık olarak üç hafta boyunca devam eder. Festivalin tarihi Prens Ludwig ve Prenses Therese arasındaki evlilik kutlamalarına dayanır. Festivalin kutlandığı alan olan Terese Alanı’nın ismi de buradan gelir. Düğünün ardından gerçekleştirilen kutlamalar bir şölen şeklini alır ve her yıl tekrar eden gelenek bugüne kadar sürer. Günümüzde 420.000 metrekarelik bir alana yayılan Octoberfest, çevre eğlenceleri, oyun alanları, yöresel kıyafetleri ve tabii ki çeşit çeşit biraları ile bilinir.
3. Maskelerin ihtişamının ardındaki kent Venedik
Her yıl binlerce turistin hayranlıkla izlediği Venedik Karnavalı, her yıl Venedik’te düzenlenen dünyanın en görkemli karnavallarından biridir. Bu muhteşem festivalin kökenleri, kutlamaların resmi tatil edildiği 1296 yılına dayanır. Maskeler Venedik Karnavalı’nın simgesidir ve festival boyunca şehrin sokakları farklı renk ve modellerde maskeli insanlarla dolup taşar. İlk düzenlendiği yıllarda, dönemin soyluları ve halk arasında ayrım yapılmadan herkesin eğlenceye katılabilmesi adına yapılan bu gelenek, farklılığı ve renkli görünümüyle günümüze kadar devam eder.
4. Renklerin altındaki masal şehri Vrindavan
Baharın gelişini, doğanın yükselişini renklerle ve coşkuyla kutlamanın en güzel yollarından biridir Holi festivali. Hindu halkının, topraklarında iyi bir hasat ve bereket sağlaması için dua ettikleri bir şükran festivalidir. Mart ayının ilk dolunayından hemen sonra kutlanan Holi’de, sosyal normlar ve kast sisteminin ağırlığı bir günlüğüne ortadan kalkar ve herkes kendini renklerin neşesine bırakır. Holi boyunca Vrindavan’da her yaştan insan, birbirine rengarenk boyaları ve suları serperek baharın renkliliğini bedenlerine taşır. Coşkunun ve çocuksu bir keyfin yaşandığı Vrindavan’da çılgınca eğlenmek için, eski bir tişört ve bolca boya yeterlidir.
5. Ütopik bir çöl şehrinin ev sahibi Reno
Burning Man Festivali, topluluk olarak bir araya gelme, sanatla kendini ifade etme ve ruhunu özgür bırakmaya adanmış, yılda bir düzenlenen bir etkinliktir. Her yıl binlerce katılımcı, çölde bir hafta boyunca bir araya gelerek Reno’da yer alan Kara Kaya Çölü’nün ortasında Kara Kaya Şehri’ni kurar. Hiçliğin ortasında bir anda yeşeren bu şehir, bir hafta boyunca dans, neşe ve sanatla dolup taşar ve katılımcılarına unutamayacakları bir kendini keşfetme serüveni sunar. Festivalin ismi Cumartesi gecesi gerçekleşen, dev ahşap heykelin yakılması seremonisinden gelir. Her güzelliğin bir sonu olduğunu hatırlatmak istercesine katılımcılar bir hafta sonra festival alanını tamamen kapatarak çölden ayrılır.