O yaz, bir İzmirli olarak, Ege’de keşfedilmemiş ne bir koy ne de bir sahil kasabası bırakmıştım. Bir hafta sonu nereye gidelim diye kız arkadaşımla internette gezinirken herkesi kendine çeken albenili Alibey Adasına yani nam-ı diğer Cunda Adasına gönlümüzü kaptırmıştık.

İzmirli olarak hafta sonu Çeşme, Urla veya Foça gibi yakın mesafede bulunan alternatif sahil kasabalarında yazımızı geçirmeye alışkındık. Hafta sonu git gel yapmak adına uzaklığından dolayı Cunda’dan vazgeçecekken, İzmir’den Cunda’nın arabayla iki saat olduğunu gördüğümüzde inanamadık.

Bambaşka bir tarih barındıran ve keşfedilecek konsept cafe, restorantlarla bezenmiş 2 günlük Cunda gezisi ikimize de cazip geldi, topladık çantaları ve atladık yola…

Ayvalık’ı Cunda’ya bağlayan ve 1896 yılında yapılan köprüden geçerken, farklı bir heyecan kapladı içimizi. Buram buram tarihi taş evlerle kaplı, Arnavut kaldırımlarla döşeli, dar ama bir o kadar da renkli sokakları içinde barındıran Cunda, ada sakinleri ve muhteşem doğa tarafından bin bir renkli çiçeklerle ve rengarenk boyanmış kapı ve pervazlarla adeta bir genç kız gibi süslenmiş. Her sokağın kendine özgü bir karakteri ve güzelliği sizi kendine hayran bıraktırıyor. Eğer fotoğraf çekilmeyi seven biriyseniz, emin olun her sokakta fotoğrafınız olsun isteyeceksiniz!

Haliyle adaya gelenlerin, yaz gecesini tavernalara gidip müzik eşliğinde Ege mezeleri ve deniz ürünleriyle şenlendirdiği bir gerçek! Fakat öyle bir meydana sahip ki Cunda; birileri lezzetli el yapımı pastaları tadıp kahvesini veya limonatasını yudumlayıp arkadaşıyla sohbet ederken, birileri konsept şekilde dizayn edilmiş barlarda kokteyllerini yudumlayabiliyor veya bir yandaki tavernalarda hoş sohbetlere doyup müzik eşliğinde dans edebiliyor… Kimseyi veya hiçbir zevki ayrıştırmadan bağrına basan, herkesi olduğu gibi kucaklayan bir yer Cunda…

Birçok tanıdık baskısına rağmen, bize tavernaları unutturup, muazzam lezzetine düşüren Cunda Uno Pizza Restoran’ına gitmezseniz kalbim kırılır. Türk damak zevkini İtalyan lezzetiyle harmanlayıp ortaya harika lezzetler çıkarmış bir restoran Uno. Damağınızı şenlendirecek harika pizza, makarna ve hamburgerleri, adanın esintili havasının tadına varmanızı kolaylaştıracak deniz manzaralı terası ve unutulmaz atmosferi mevcut. Üstelik pizzaların boyutları fiyatına oranla şa-ha-ne! Benim favorim patlıcanlı ve beyaz peynirli enfes pizza! Tekrardan aynı lezzeti doyasıya yaşamak için bir Cunda seyahati daha var aklımda…

Güzel sokaklarda kaybolduk, yeri geldi yorulduk soluklandık, ünlü Taş Kahve’de durduk. Çayımızı ve enfes Türk kahvemizi deniz manzarası ve hafif yel eşliğinde keyifle yudumladık. Sıra geldi, bu güzel adayı bir de en manzaralı yerden görmeye. İstikamet Yel değirmeni! Çekin ayağınıza spor ayakkabılarınızı, Arnavut kaldırımlı sokaklardan Yel değirmenine tırmanıyoruz. Size tavsiyem gün batımına yakın zamanda bu yolculuğu gerçekleştirmeniz. Aksi taktirde sıcak bir yaz gününde tepeyi tırmanırken nefessiz ve susuz kalabilirsiniz. Ayrıca o kızıla bezenmiş güzel yaz güneşinin batışını bu tepeden izlemek harika olmaz mı? Dahası uzun soluklu bir manzara için değirmenin içinde soluklanabileceğiniz kafesi de mevcut.

Yedik, içtik, eğlendik biraz da kültürel gezi olsun ruhunuz doysun, Cunda da buna uysun mu istiyorsunuz?

O halde Cunda Taksiyarhis Kilisesi’ne mutlaka uğramalısınız! Kilise dediğime bakmayın içi, Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren bir müzeye çevrilmiş durumda. Oldukça geniş bir yelpazede eserler sunan bu müzeyi yarım saatinizi ayırarak gezebilirsiniz. Denizciliğe ait envai çeşit parça ve eski dönemlere ait oyuncak koleksiyonları ile beraber tam 223 parça eser sergilenmekte. Bu arada unutmadan söyleyeyim müzeyi gezerken, kilisenin muntazam mimarisi başınızı döndürebilir!

Hatırlıyorum da 40’lı yaşlarının ortalarında, hayattan doyasıya zevk alan, gülümsemeleri yüzlerinden hiç eksik olmayan, Cunda’yı gezmeye gelmiş bir kız arkadaş grubuyla karşılaşmıştık. Birbirimizin fotoğraflarını bıkıp usanmadan çektikten sonra bize dönüp liseden beri arkadaş olduklarını, arkadaşlıklarının bu zamana kadar hiç bozulmadığını söyledikten sonra, arkadaşımla birbirimizi o yaşlarda hayal etmiştik. Kim bilir belki 20 sene sonra da Cunda hayatımıza unutulmaz yeni anılar ekler…

Cunda Seyahati İçin Hayat Kurtaran Birkaç İpucu:

  • Mutlaka spor ayakkabı götürün. Arnavut kaldırımlarda rahat yürümek veya tepelere çıkıp inmek ayaklarınızı zorlayabilir
  • Yanınıza kalın birkaç parça eşya alın. Cunda’nın sıcak havasına kanmayın geceleri çok serin olabiliyor.
  • Gitmek istediğiniz yerler rezervasyonsuz almıyor olabilir, gitmeden rezervasyon yapmayı unutmayın.
  • Konaklama yerlerinin kapasiteleri biraz düşük. Sezon içinde Cunda seyahati planlıyorsanız eğer odalar dolmadan erkenden rezervasyonunuzu yaptırın.
  • Rahmi Koç Müzesi’nde müze kart geçmemektedir.

instagram hesabım: asyagizemsayar

YORUM YAZ

Lütfen yorumunuzu girin
Lütfen adınızı girin